İnternet sitemizde paylaşılan Yargıtay Kararları tamamen bilgilendirme amaçlı olup, kararların doğruluğu yargitay.gov.tr adresinden teyit edilmeden kullanılan kararlardan doğabilecek zararlar için ES Hukuk Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir.

KİRALANANIN KULLANIMA ELVERİŞSİZ HALE GELMESİ VEYA KULLANIMININ ÖNEMLİ ÖLÇÜDE AZALMASI DAVACI KİRACININ KASITLI OLMAYAN BİR EYLEMİ İLE MEYDANA GELMİŞ OLSA DAHİ, DAVALI KİRAYA VERENİN TBK’NIN 301. MADDESİ GEREĞİNCE KİRALANANIN KULLANIMA ELVERİŞLİ HALDE BULUNDURULMASI YÜKÜMLÜĞÜNDEN KURTULAMAZ.

18.07.2023 488

KİRAYA VERENİN KİRALANANI KULLANIMA ELVERİŞLİ HALDE BULUNDURMAK YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Kiralananın kullanıma elverişsiz hale gelmesi veya kullanımının önemli ölçüde azalması davacı kiracının kasıtlı olmayan bir eylemi ile meydana gelmiş olsa dahi, davalı kiraya verenin TBK’nın 301. maddesi gereğince kiralananın kullanıma elverişli halde bulundurulması yükümlüğünden kurtulamaz. Davalının kasıtlı olarak kiralanan alandaki elektriği kesme eylemi nedeniyle davacının abonelerine belirli bir süre kaliteli iletişim hizmeti veremediğinin ve bu hali ile zarar görmüş olduğunun kabulü gerekmektedir. (Y3.HD., E. 2020/9509, K. 2020/7092, T. 25.11.2020)

ÖZET: Davacı; davalı ... Yöneticiliği ile aralarında apartmanın çatısına GSM baz istasyonu kurulmasına yönelik 13.03.2000 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi yapıldığını, 12.03.2010 tarihinde  apartman yöneticisi tarafından baz istasyonunun elektriğinin kesilmesi nedeniyle devre dışı kaldığını, bunun üzerine sisteme müdahale ve bakım onarım için giden teknik ekip elemanlarının sisteme giden elektriği bizzat kestiğini beyan eden yönetici ... tarafından içeri alınmadığını, davalı kiraya verenin iş bu tutumuyla müvekkili şirket ile imzalamış olduğu sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, baz istasyonunun davalının eylemi nedeniyle 17 gün süreyle çalışamadığını belirterek davalı tarafından yapılan haksız müdahalenin önlenmesine ve şimdilik 5.000 TL tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı; davacı ile yapılan sözleşmenin süreli olduğunu ve birçok kez davacı firma ile sözleşmenin yenilenmeyeceği konusunda telefonla görüşüldüğünü ve bununla ilgili davalı apartman yönetiminin kararının hem telefon hem de faks yoluyla davacı firmanın Adana’daki yetkilisine bildirildiğini, dolayısı ile kira sözleşmesinin sözleşmeye uygun şekilde feshedildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkeme: Davalının kira sözleşmesinin uzama tarihinden 1 ay önce sözleşmede kararlaştırıldığı gibi baz istasyonunun kaldırılmasını talep ederek sözleşmeyi feshettiği, fesih nedeniyle davacının, davalı apartmanda fuzuli işgalci olduğu gerekçesi ile tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dairemizin 15/05/2018 tarihli ve 2018/2” E., 2018/5185 K. Sayılı ilamı ile; “Sözleşme henüz ayakta iken tarafların ortak iradesi ya da mahkeme kararı ile ortadan kaldırılmadan davalı kiraya verenin baz istasyonunun elektriğini tek taraflı bir işlemle kesmesi haksız olup, dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanun’unun 249. maddesinde düzenlenen (TBK. 301) kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmak yükümlülüğünü kiraya verenin yerine getirmediği anlaşılmıştır. Bu durumda davacı, kusursuz olduğunu kanıtlayamayan davalıdan kâr kaybı zararı adı altında bir miktar paranın kendisine ödenmesini isteyebilecektir. Davacının tazminat talebi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre hüküm tesisi gerekirken hukuki olmayan gerekçe ve yetersiz bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; iletişim trafiğinin değerlendirilmesi suretiyle zararın hesaplanamayacağı, oluşabilecek zarar kaleminin istasyonun düşmesi ile iletişimin aynı kaliteye getirilmesine yönelik çalışmaların zarar niteliğinde sayılabileceği, bu zararın hesaplanabilmesi için operatörün uyguladığı çözüm yönünde masraflarını ispatlar nitelikte bilgi ve belge vermesi gerektiği, davacı tarafından dosyaya bildirilen deliller kapsamında herhangi bir zararının olmadığı kanaati hasıl olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 112.maddesine (BK m. 96) göre borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yüküm olduğu gibi TBK 114. Maddesine (BK m.98) göre de borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir. Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır. Kiralananın kullanıma elverişsiz hale gelmesi veya kullanımının önemli ölçüde azalması davacı kiracının kasıtlı olmayan bir eylemi ile meydana gelmiş olsa dahi, davalı kiralayan TBK’nın 301. maddesi gereğince kiralananın kullanıma elverişli halde bulundurulması yükümlüğünden kurtulamaz. Tüm bu açıklamalara göre, davalının kasıtlı olarak kiralanan alandaki elektriği kesme eylemi nedeniyle davacının abonelerine belirli bir süre kaliteli iletişim hizmeti veremediğinin ve bu hali ile zarar görmüş olduğunun kabulü gerekmektedir. Zarar kapsamının net olarak belirlenememesi hallerinde mahkemece, TBK’nın 51. Maddesine (BK m. 43) göre durumun gereği ve kusurun ağırlığı göz önünde bulundurularak davacı lehine uygun bir tazminat belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nun 428. Maddesi gereğince davacı yararına  BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.