İnternet sitemizde paylaşılan Yargıtay Kararları tamamen bilgilendirme amaçlı olup, kararların doğruluğu yargitay.gov.tr adresinden teyit edilmeden kullanılan kararlardan doğabilecek zararlar için ES Hukuk Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir.

VEKİL İLE SÖZLEŞME YAPAN KİŞİ VEKİLİN VEKALET GÖREVİNİ KÖTÜYE KULLANDIĞINI BİLMİYOR VEYA KENDİSİNDEN BEKLENEN ÖZENİ GÖSTERMESİNE RAĞMEN BİLMESİNE OLANAK YOKSA, VEKİL İLE YAPTIĞI SÖZLEŞME GEÇERLİDİR VE VEKİL EDENİ BAĞLAR.

07.11.2024 150

1. Hukuk Dairesi         2023/1528 E.  ,  2024/3678 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/236 E., 2022/395 K.
HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.04.2024 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde, temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... geldi, temyiz edilen davalı ... vekili gelmedi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; mirasbırakanı ...’ten intikal eden 68 parça taşınmazda ...’e ait payları satın aldığını, taşınmazların paydaşlar arasında rızai taksim yapılması için dava dışı ...’i vekil tayin ettiğini, vekilin taşınmazlardaki pay oranını dikkate almayarak hak ve menfaatlerini gözetmeden paylaşım yaptığını ve kendisini zararlandırdığını, ...’nın paylarını kendisinin almasına rağmen ... adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile hakkaniyet gereğince tekrar taksim yapılarak taşınmazların adına tesciline karar verilmesini istemiş, davacı 08.09.2022 tarihli dilekçe ile taşınmaz maliklerinden ...’in de davaya dahil edilmesini istemiştir.

II. CEVAP
1.Davalılar; yapılan taksim işleminin davacının bilgisi dahilinde olduğunu, vekilin tüm mirasçıların haklarını gözettiğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlar, aşamada davalı ...'nın ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

2.Dahili davalı ..., davacının 1997 yılında paydaşlardan ...’nın payını satın aldığını, taksim yapılırken bunun hesaba katıldığını düşündüğünü, sorumluluğun vekilde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.02.2016 tarihli ve 2015/218 Esas, 2016/53 Karar sayılı kararı ile; taksim işleminin davacı vekili tarafından 27.05.2004 tarihinde yapıldığı, TBK’nin 146 ncı maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 01.06.2020 tarihli ve 2016/18465 Esas, 2020/1954 Karar sayılı kararı ile; vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanan davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmadığı gözetilerek işin esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemesince Bozma Kararı Sonrası Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının dava dışı ...'i, dava konusu taşınmazlara ilişkin, hissedarlar ve varislerle dilediği şekil ve şartlarla anlaşma ve taksim hususunda vekil tayin ettiği, vekil tarafından söz konusu vekaletname ile 27.05.2004 tarihli taksim sözleşmesinin yapıldığı, dava konusu taşınmazların rızai taksime uygun olarak taraflara devrinin gerçekleştiği ve iddianın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın hukuka aykırı olduğunu, mirasçılardan ...'nın dava konusu taşınmazlardaki paylarını satın aldığını, satın aldığı bu payların miras taksiminde dikkate alınmadığını, bir taksim sözleşmesi bulunmadığını, kendisine en değersiz yerlerin verildiğini, miras payını istemesine rağmen tüm taşınmazları istemiş gibi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, tek vekalet ücreti verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (BK) 390 ıncı maddesi,

3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğinden; davacı ...'in dedesi kök mirasbırakan ...'nin 24.06.1988 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ... ve ... ile ölü oğlu ...'in çocukları ... ..., ..., ... ve ...'ın kaldığı, dava konusu 2739 ada 1 ila 12, 2740 ada 1 ila 17, 2741 ada 2 ila 8, 2712 ada 6 ila 17, 2714 ada 2 ila 18 ve 20 parsel sayılı taşınmazların tamamının, 2748 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 282/414 payının ve 2748 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 89/135 payının verasette iştirak halinde ... mirasçıları adına kayıtlı olduğu, mirasçılardan ... adına vekaleten ... ...'in 14.03.1997 tarihinde 2748 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlardaki payları hariç dava konusu taşınmazlardaki ... paylarını ... ...'e temlik ettiği, 27.05.2004 tarihli ve 3261 yevmiye numaralı işlem ile ... adına vekaleten ...'in dava konusu 2748 ada 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını da ... ...'e devrettiği, ..., ..., ... ... ve ...'in Manisa 2. Noterliğinin 29.04.1997 tarihli 11748 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile Avukat ...'i vekil tayin ettikleri, 27.05.2004 tarihli ve 3262 yevmiye numaralı resmi senet ile ..., ..., ... ... ... ve ... adına verasette iştirak halinde kayıtlı olan dava konusu taşınmazlar için kayıt maliklerinden ...'in bizzat, diğerleri adına ise ...'in vekil sıfatıyla taksim sözleşmesi yaptığı, yapılan taksim sonucundan 2739 ada 1 ila 3, 10 ila 12, 2741 ada 2 ve 3, 2712 ada 6 ila 17 parsel sayılı taşınmazların ...'a, 2739 ada 4 ila 9, 2740 ada 1 ila 17 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 2748 ada 11 parsel sayılı taşınmazın 89/135 payının davalı ...'ya, kalan taşınmazların ise 1/3 er pay ile ... ..., ... ve ...'a isabet ettiği, ...'ın 2005 yılında ölümü üzerine geriye mirasçı olarak eşi ... ile evlatlık kızı davalı ... (... kızı)'ın kaldığı, ... ve ...'nin 26.01.2006 tarihinde yaptıkları taksim sonucu dava konusu olan ve ...'a isabet eden taşınmazların ...'a verildiği görülmüştür.

2. Hemen belirtilmelidir ki, tapu kayıt maliklerinden ... ile eldeki davanın davalıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, ... yönünden usulünce açılmış bir dava da olmadığı, bu nedenle davacı tarafça dahili davalı haline getirilmesinin ona dosyada taraf sıfatı kazandırmayacağı gözetilerek ... yönünden karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulmamış olması doğru değildir.


Diğer taraftan;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506 ncı maddesinde (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 390 ıncı maddesi) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Vekil ile sözleşme yapan kişi TMK'nin 3 üncü maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

3. Somut olayda; kök mirasbırakan ...'nin üç çocuğu olduğu, dosyadaki bilirkişi raporuna göre dava konusu 68 parça taşınmazdan ... mirasçılarına isabet edenlerin değerleri toplamının 3.109.992,51 TL, ...'ya isabet edenlerin değerleri toplamının 3.132.877,50 TL ve ...'a isabet edenlerin değerlerinin toplamının 3.391.120,00 TL olduğu, tüm mirasçıların taksim yetkisi de içerir şekilde ...'i vekil tayin ettikleri, taksim iradesinin söz konusu olduğu gözetildiğinde sorunun kök mirasbırakan ...'nin üç çocuğu temel alınmak suretiyle yapılan taksimde olmadığı anlaşılmış olup davanın davalı ... yönünden reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Eldeki davada uyuşmazlığın, taksim sonucu ... mirasçılarına isabet eden yerlerin ... mirasçıları arasında paylaşımından kaynaklandığı görülmüştür. Şöyle ki, ... çocuklarından ...'nın dava konusu taşınmazlardaki miras paylarının tamamını davacı ...'in temellük ettiği, yapılan taksim sonucu ... mirasçılarına isabet eden yerlerden ...'e 1/4, davacıya 1/2 ve davalı ...'a 1/4 pay isabet etmesi gerektiği ancak ... tarafından yapılan pay temlikleri yok sayılarak vekil eden çıkarına işlem yapması gereken vekilin vekalet görevinin kötüye kullandığı ve ...'e, davalı ...'a ve davacıya eşit pay vererek davacıyı zararlandırdığı anlaşılmıştır.

4. Hal böyle olunca, dosyada taraf sıfatı olmayan ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden ise 27.05.2004 tarihli ve 3262 yevmiyeli resmi senet ile 1/3 er pay ile temlik edilen taşınmazlar için davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

5. Kabule göre de, davacının taksim öncesi dava konusu taşınmazların tamamına sahip olmadığı gözetilerek vekalet ücretine hükmedilirken davacının payının dikkate alınması gerekirken davaya konu taşınmazların tamamı üzerinden davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulüyle hükmün, (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 üncü maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,

21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacı vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalı ...'dan alınmasına, gelen temyiz edilen davalı ..., ... ve ... vekili için 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

21.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.