BAĞ-KUR SİGORTALILIĞININ TESPİTİ AÇISINDAN KİŞİLERİN SATTIĞI ÜRÜN BEDELLERİNDEN KESİNTİ YAPILDIĞININ TESPİTİ SIGORTALILIĞIN KABULÜ IÇIN YETERLİ OLUP KESİNTİ YAPILDIKTAN SONRA KURUM HESABINA YATIRILMAMIŞ OLMASI SONUCA ETKİLİ DEĞİLDİR.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2007/16223
Karar Numarası: 2008/8787
Karar Tarihi: 09.06.2008
MAHKEMESİ : Düzce 1. Asliye Hukuk (İş)Mahkemesi
TARİHİ : 08/05/2007
NUMARASI : 2006/712-2007/276
Davacı, 1.1.1997 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının ilk prim kesintisinin yapıldığı tarihi takip eden aybaşı olan 01.01.1997 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, 1996 ve 1997 yıllarına ait kesintilerin F.M.isimli başka birine 2005 yılı kesintisinin ise davacı adına olmakla birlikte kurum kayıtlarına intikal etmediği gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiş ise de bu sonuç eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olduğundan doğru değildir.
Davanın, yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre, sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 50 yaşını dolduran kadınlarla, 55 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır. Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre, kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2926 sayılı Yasa'nın uygulanmasına ilişkin 26.03.1994 günlü 4 nolu tebliğine göre ürün bedellerinden % 1 oranında tevkifat yapmakla yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin bu tevkifatı yaparak kurum hesabına intikal ettirmek zorunda oldukları, kesinti yaptığı halde Kurum hesabına yatırmayan gerçek veya tüzel kişilerin, Kuruma karşı sorumlu oldukları, bu kesintilerin yasal faiziyle birlikte kendilerinden tahsil olunacağı TCK.'nun 526.maddesi gereğince cezalandırılmaları için suç duyurusunda bulunulacağı bildirildiğinden kişilerin sattığı ürün bedellerinden kesinti yapıldığının tesbiti sigortalılığın kabulü için yeterli olup kesintiyi yapan davalı Kuruma karşı sorumlu olacağından kesinti yapıldıktan sonra Kurum hesabına yatırılmamış olması dahi sonuca etkili değildir.
Davanın yasal dayanağına ilişkin açıklamalardan sonra somut olaya gelince, dava dilekçesi ekinde bulunan Cumayeri Fındık Tarım Satış Kooperatifi onaylı belgeye göre davacının sattığı ürünlerden tarım Bağ-Kur'a ilk prim kesintisinin 20.12.1996 tarihinde yapıldığı , 1997 ve 2005 yıllarında da prim kesintisinin bulunduğu, dosyaya istenen kesinti belgelerin de ise 1996 ve 1997 yılı kesintilerinin listede F.M. adına yazılı olduğu,davacının 20.06.2006 tarihinden itibaren ziraat odasına kayıtlı olduğu, Cumayeri Fındık Tarım Satış Kooperatifi’nde kaydının bulunduğu ancak üyelik başlangıç tarihinin bildirilmediği, davacı adına birden fazla tarım arazi kaydının olduğu ,Muhtar onaylı belge ve tanık beyanlarına göre de 30-35 yıldır fındık üreticiliği yaptığı ,mahkemece yapılan kesintilerin davacıya ait olup olmadığını araştırmadan ,2005 yılı kesintisinin ise kuruma intikal etmediğinden davanın reddine karar verildiği ortadadır.
Yapılacak iş;20.12.1996 ,20.05.1997 ve 20.06.1997 tarihli prim kesintilerinin davacıya ait olup olmadığını ,F. M. adında başka birinin kaydının olup olmadığını ilgili Kooperatif başkanlığından sormak, davacının Cumayeri Fındık Tarım Satış Kooperatifine üye olduğu tarihi tesbit etmek ve kesintilerin davacıya ait olduğu tesbit edildiği takdirde Kooperatif kayıt tarihi ve süresi ile 2005 yılı kesintisi de dikkate alınarak, sonuca gitmektir.
Yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın mahkemece eksik inceleme ve araştırma ile hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.06.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
ES Hukuk Bürosu, Şişli Avukatlık Bürosu, Mecidiyeköy Avukatlık Bürosu, Şişli Hukuk Bürosu, Mecidiyeköy Hukuk Bürosu