TÜZEL KİŞİLİK PERDESİNİN ARALANMASI TEORİSİ; TÜZEL KİŞİNİN BORCUNDAN ÜYELERİN, ÜYELERİN BORCUNDAN TÜZEL KİŞİNİN YA DA ANA ORTAKLIKLA YAVRU ORTAKLIKLARIN ÖZDEŞ KILINARAK SORUMLU TUTULMASINA OLANAK SAĞLAMAKTADIR.
YARGITAY 23. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/4903
KARAR NO : 2013/6314 TARİHİ : 19/02/2013
Taraflar arasındaki kayıt kabul davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin davalı müflis İs-Ka A.Ş.’de belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışmış olmasına rağmen, sigorta primlerinin dava dışı müflis İs-Kap A.Ş. tarafından yatırıldığını, her iki şirketin ortakları, yönetim kurulu üyeleri ve temsilcilerinin aynı olup iflaslarına karar verildiğini, söz edilen iş organizasyonunda tüm işlemlerin İs-Kap A.Ş. üzerinden yürütüldüğünü, İs-Kap A.Ş adına kayıtlı herhangi bir malvarlığı bulunmadığını, tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak işçilik alacağının masaya kaydı için yapılan başvurunun, müvekkilinin İs-Kap A.Ş.’nin işçisi olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, kararın yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin işçilik alacaklarının iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre, davacının SGK kayıtlarından İs-Kap İstanbul Kablo Sanayi ve Pazarlama A.Ş.’de çalıştığının anlaşıldığı, İs-Kap İstanbul Kablo Sanayi ve Tic. A.Ş.’de çalışmasının olmadığı, tüzel kişilik perdesinin kaldırılması teorisinin somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığı, zira, İİK’nın 203. maddesi anlamında müflis şirketlerin bir borcu birlikte taahhüt etmedikleri gibi, zaten kendi çalışanlarının bile ücretini ödeyemeyerek iflas eden davalı müflis şirkete, yeni alacaklılar yaratılmasının bu şirketin çalışanlarının da zararına olacağı, davalı müflis şirket iflas idaresine husumet yöneltemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, işçi alacağının davalı müflisin iflas masasına kayıt kabul istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık dava dışı İs-Kap A.Ş.’nin işçisi olan davacının işçi alacağından davalı şirketin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacının dava dışı İs-Kap A.Ş.’nin işçisi olduğu, sigortasının bu şirket tarafından yatırıldığı konusunda bir ihtilaf yoktur.
Tüzel kişilik perdesinin aralanması ( Disregard of the legal entity veya Lifting the Corparete Weil) teorisinin amacı tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanılarak hukuki sorumluluktan kaçınmayı önlemek, hakkaniyet sağlamaktır. Perdeyi aralamak teorisiyle tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda farklı tüzel kişilik savunması kabul edilmeyerek perdenin arkasındaki kişi sorumlu tutulabilmektedir. Başka bir anlatımla perdeyi aralama teorisiyle birlikte tüzel kişinin borcundan üyelerin, üyelerin borcundan tüzel kişinin ya da ana ortaklıkla yavru ortaklıkların özdeş kılınarak sorumlu tutulmasına olanak sağlanmaktadır. ( Coşkun Koçak, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması 1. Uluslararası Ticaret Sempozyumu 02 Şubat 2008 Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını s.h.58)
Mahkemece, davacı tanığı Alican Oruç dinlenmiş, uzman bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi 26.05.2012 havale tarihli raporunda, müflis davalı İs-Ka İstanbul Kablo Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile dava dışı İs-Kap İstanbul Kablo Sanayi Pazarlama ve Ticaret A.Ş.’nin ortaklarının aynı kişiler olduğu ve aynı işyerinde faaliyet gösterdikleri, esasen birinin ürettiğini diğer şirketin satış ve pazarlamasını yaptığı, davacının fiilen davalı müflis şirkette çalıştığı görüşü bildirilmiş, davacı tanığı da, davacının müflis şirkette çalıştığı yolunda beyanda bulunmuştur. Bu durumda, mahkemece, müflis şirket yetkilisinin 05.04.2010 tarihinde, davacının iflas masasına alacak kayıt başvurusu esnasında, alacak talebine bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiş olduğu da göz önünde bulundurulup, somut olayda tüzel kişilik perdelenmesinin aralanması teorisinin uygulanmasının mümkün olduğu kabul edilerek iflas tarihi itibariyle davacının alacağının kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.