İnternet sitemizde paylaşılan Yargıtay Kararları tamamen bilgilendirme amaçlı olup, kararların doğruluğu yargitay.gov.tr adresinden teyit edilmeden kullanılan kararlardan doğabilecek zararlar için ES Hukuk Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir.

DAVA DİLEKÇESİNDEKİ İMZA EKSİKLİĞİNİN DAHİ MAHKEMELERCE SÜRE VERİLEREK TAMAMLATTIRILMASI MÜMKÜN OLDUĞUNDAN SGK TARAFINDAN TALEP DİLEKÇESİNDEKİ İMZA EKSİKLİĞİNİN DAVACIYA SÜRE VERİLEREK TAMAMLATTIRILMASI GEREKECEĞİ BELİRTİLMİŞTİR.

27.12.2024 281

Hukuk Genel Kurulu 2023/458 E. , 2024/489 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi SAYISI : 2022/2044 E., 2022/1577 K. KARAR : Davanın kabulüne ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 12.05.2022 tarihli ve 2021/12348 Esas, 2022/7079 Karar sayılı BOZMA kararı Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali ve tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararı davalı ... vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili; müvekkilinin 30.07.2019 tarihinde 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanma talebinde bulunduğunu, davalı Kurumun 14.10.2019 tarihli yazısında borçlanma talep dilekçesinde imza bulunmadığı belirtilerek talebin geçersiz olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin borçlanma talep dilekçesinde imza olarak ad ve soyadını kullandığını ayrıca imza olmasa dâhi Kurum tarafından imza eksikliğinin giderilmesinin istemesi gerektiğini belirten 08.11.2019 tarihli dilekçesine cevap verilmediğini, borçlanma talebinin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek yurt dışı borçlanma başvurusunun imza eksikliği nedeniyle borçlanma talebinin geçersiz sayılmasına ilişkin Kurum işleminin iptaline ve 30.07.2019 tarihinde yapılan yurt dışı borçlanma talebinin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı ... (SGK/Kurum) vekili; davacının borçlanma talep dilekçesinde ilgilinin ad ve soyadı kısmını doldurmasına rağmen imza kısmını boş bıraktığını, yurt dışı borçlanmasına ilişkin başvurularda eksik bilgi veya belge olması durumunda eksikliğin tamamlanması için 3 aylık yasal süre verildiğini ancak imza eksikliğinin eksik bilgi veya belge kapsamında olmadığını, Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 17.05.2019 tarihli yazısında ve 06.11.2011 tarihli ve 2011/48 sayılı Genelgenin yurt dışı borçlanma işlemleri başlıklı ikinci bölümünün 1.4 üncü maddesinde yurt dışında geçen çalışma ve ev kadınlığı sürelerinin borçlandırılmasına ilişkin yazılı talep dilekçesinin usulüne uygun doldurulup imzalandıktan sonra doğrudan veya posta yoluyla Kurumun ilgili ünitesine ulaştırılması gerektiği düzenlendiğinden davacının sunduğu talep dilekçesinde imza bulunmaması nedeniyle borçlanmanın geçersiz sayıldığını belirtilerek davanın reddini savunmuştur. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin 18.03.2021 tarihli ve 2020/14 Esas, 2021/101 Karar sayılı kararı ile; borçlanma talep dilekçesinde davacının ad ve soyadının yazılı olduğu ancak imza kısmında imzasının bulunmadığı, dosyadaki vekâletnamede davacının imza olarak ad ve soyadını yazmakla birlikte diğer belgelerde ayrıca imzasının bulunduğu, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporunun dikkate alınmadığı, 3201 sayılı Kanun ve Genelgeye göre davalı Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2021 tarihli ve 2021/1282 Esas, 2021/1666 Karar sayılı kararı ile; dilekçede imzanın bulunması asli unsur ise de imza eksikliğinin tamamlanmasının her zaman mümkün olduğu, kamu kurumları nezdinde yürütülen işlemlerin yoğunluğu veya dalgınlık nedeniyle imza şartının yerine getirilemediği durumlara rastlanıldığı, öte yandan 6100 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesinde dava dilekçesinde tespit edilen imza eksikliğinin nasıl giderileceğinin düzenlendiği, borçlanma talep dilekçesinde bulunan imza eksikliğinin dilekçede iletişim bilgileri bulunan davacı tarafından tamamlanabileceği, davalı Kurum tarafından kayda esas alınarak numara verilen belgedeki imza eksikliğinin tamamlanması için davacıya süre verilmesi gerekirken imza eksikliği nedeniyle borçlanma talebinin geçersiz sayılmasının yerinde olmadığı, ayrıca dava dilekçesinde ve yargılama sırasında borçlanma talep dilekçesinin davacı tarafından verildiği belirtildiğinden dilekçenin davacıya ait olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılmasına ve davacıya belgeyi imzalama yükümlülüğü yüklemeye gerek olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü ile 30.07.2019 tarihli dilekçedeki imza eksikliği nedeniyle borçlanma talebinin geçersiz olduğuna ilişkin 14.10.2019 tarihli Kurum işleminin iptaline, 30.07.2019 tarihli borçlanma talep dilekçesinin geçerli olduğunun tespitine karar verilmiştir. V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ A. Bozma Kararı 1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur. 2. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “...Davacı, isim ve soyisminin olduğu ancak imzasının bulunmadığı 30/07/2019 tarihli yurtdışı borçlanma talep dilekçesi ile yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanma talebinde bulunduğu, Kurum tarafından talebin davacının imzasının bulunmaması nedeniyle 14/10/2019 tarihinde reddedildiği, tekrar davacı tarafından 8.11.2019 tarihli dilekçesi ile imza attığını, imza olarak isim ve soyismini kullandığını belirterek itirazı üzerine, davalı Kurum tarafından 4.2.2020 tarihli yazı ile imza eksik bilgi belge kapsamında değerledirilemeyeceği ve tamamlanabilir bir işlem olmadığı gerekçesiyle reddi üzerine davacı vekilince kurum işleminin iptaline yönelik eldeki davanın açıldığı İlk derece Mahkemesince, davanın reddine dair hükmün, Bam Dairesince, kaldırılarak davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından kuruma verilmiş olan dilekçesinde ad soyad kısmının doldurulmuş olduğu, ancak imza kısmının boş bırakıldığı görülmüştür. Davacı vekili tarafından müvekkilinin imza olarak ad ve soyadını kullandığı yönündeki iddiasına ilişkin, davacıya ait resmi kurumlardan getirilen belgelerde davacının isim ve soyisminin dışında ayrıca imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Yurt dışı borçlanma başvurularındaki eksik bilgi belge olması durumunda ilgililere eksiklikleri tamamlamak için 3 aylık yasal süre verilmektedir. Ancak davacının başvurusunun resmi kuruma yapılması ve imzanın bir resmi belgenin geçerliğinin şekil-sıhat şartı olduğu, imzanın o belgenin kişiye ait olduğunun karinesi olduğu aksi halin ancak sahtelik iddiası ve ispatı durumunda mümkün bulunduğu, imzasız belgenin aidiyetinin belirsiz olduğu gibi her zaman inkarının mümkün bulunduğu hususları göz önüne alındığında imza eksikliği eksik bilgi, belge kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmaması karşısında davalı kurumun davaya konu işleminin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmış olup davanın reddi yerine kabul kararı verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair kararı bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur. B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten imza eksikliğinin tamamlanabilir olduğu gerekçesiyle aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline ilişkin verilen kararların Yargıtay 10. Hukuk Dairesince onandığı, aynı durumda olan kişilere farklı uygulama yapılmasının adil yargılanma hakkına, eşitlik ilkesine ve hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. VI. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Direnme kararına karşı süresi içinde davalı ... vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Kurum vekili; davacının Kuruma sunduğu borçlanma talep dilekçesinde ad ve soyadını yazmasına rağmen imza kısmını boş bıraktığını, imza eksikliğinin eksik bilgi veya belge olarak değerlendirilemeyeceğini, Kurum işleminin mevzuata uygun olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Uyuşmazlık Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacının ad ve soyadının olduğu ancak imzasının bulunmadığı 30.07.2019 tarihli yurt dışı borçlanma talep dilekçesinin imza bulunmadığından bahisle geçersiz sayılmasına ilişkin Kurum işleminin yerinde olup olmadığı, imza eksikliğinin, eksik bilgi ve belge kapsamında değerlendirilerek tamamlattırılmasının mümkün olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. D. Gerekçe 1. İlgili Hukuk 1.3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun'un (3201 sayılı Kanun) 1 ve 4 üncü ile geçici 9 uncu maddeleri. 2. Yurt Dışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğinin (Yönetmelik) 7 nci maddesi. 3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 119 uncu maddesi. 2. Değerlendirme 1.Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ile Türk vatandaşlarının yurt dışında geçen sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi için borçlanma ve buna bağlı olarak yaşlılık sigortasından yararlanma hakkı verilmiş ve bu kişilerin yurt dışındaki ülke sosyal güvenlik kuruluşları kapsamında sosyal güvenliklerine gerek kalmaksızın Türkiye'de sosyal güvenceye kavuşmalarına imkân tanınmıştır. 2. Hizmet borçlanması sosyal güvenlik hakkı elde edilmesinde istisnai bir yöntem olarak, primi ödenmediği için hizmet süresinden sayılmayan bazı sürelerin primlerinin borçlanılıp ödenmesi koşuluyla yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresi ve prim gün sayısından sayılmasını sağlayan bir yapıyı ifade etmektedir. 3. Sosyal güvenliğin dinamik yapısı, amaç ve kapsamındaki genişleme eğilimi, sosyal risklerin artan etkisi dikkate alındığında yasalarda yer alan ve sosyal güvenliğin çatısını oluşturan bu gibi kavramların sınırlarının belirlenmesinde her zamankinden daha fazla zorunluluk bulunmaktadır. 4. Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun'un "Amaç ve kapsam" başlıklı 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 1 inci maddesinde;“Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” düzenlemesi bulunmakta iken 10.09.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanun'un 28 inci maddesi ile değişik son hâlinde; “Türk vatandaşları ile doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin on sekiz yaşını doldurduktan sonra Türk vatandaşı olarak yurt dışında geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri hâlinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.” hükmüne yer verilmiştir. 5. Aynı Kanun'un "Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi" başlıklı 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun ile değişik 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise "Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82 nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32'sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır." düzenlemesi mevcut olup 02.07.2018 tarihli ve 700 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 97 nci maddesiyle bu fıkrada yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresi “Cumhurbaşkanı” şeklinde değiştirilmiş yine 17.07.2019 tarihli ve 7186 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesiyle “% 32’sidir.” ibaresi “% 45’idir.” şeklinde değiştirilerek anılan değişikliğin 01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. Yine 3201 sayılı Kanun'un 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasında yurt dışı hizmet borçlanmasına ait sürelerin 5510 sayılı Kanun'a göre hangi sigortalılık hâline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde Türkiye'de sigortalılık varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık hâline göre, sigortalılıkları yoksa 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süreleri olarak kabul edileceği yönündeki düzenlemede 7186 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi ile değiştirilerek yurt dışı hizmet borçlanmasına ait sürelerin 5510 sayılı Kanun'un 4/1-b bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edileceği hükme bağlanmıştır. 7186 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesiyle de 3201 sayılı Kanun'a "Kısmi aylık bağlanmış olanlar dahil olmak üzere bu maddenin yürürlük tarihinden önce yurt dışında geçen sürelerini borçlanma talebinde bulunanlardan tahakkuk ettirilen borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin, sigortalılık sürelerinin hangi statüde değerlendirileceğinin ve tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümler esas alınır." şeklinde geçici 9 uncu madde eklenmiştir. 6. Öte yandan 06.11.2008 tarihli ve 27046 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin "Borçlanma başvurusunda istenilecek belgeler" kenar başlıklı 7 nci maddesi; "(1) Borçlanma başvuruları, örneği Kurumca hazırlanan ve Kurumun Internet sayfasında yayımlanan Yurtdışı Hizmet Borçlanma Talep Dilekçesi ile yapılır. (2) Yurtdışı Hizmet Borçlanma Talep Dilekçesinde, yurtdışında borçlanma kapsamında geçen sigortalılık veya ev kadını olarak geçen süreleri bulunan kişinin adı, soyadı, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, borçlanılmak istenilen sürenin niteliği ve süresi, borçlanma miktarının hesabına esas bir günlük prime esas kazanç tutarı ve tebligat adresi ile Türkiye’de sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi geçen çalışmaları varsa kurumu, sigortalılık statüsü, sicil numarası ve süresi belirtilir. (3) Yurtdışı Hizmet Borçlanma Talep Dilekçesine, 9 uncu maddede belirtilen ve borçlanılacak süreye uygun belge asıllarının eklenmesi zorunludur. Kurum, bu belgelerin aslı yerine örneğini ve borçlanma işlemini tamamlamak için ihtiyaç duyduğu diğer belgeleri istemeye yetkilidir.." şeklinde düzenlenmiş olup 06.11.2020 tarihli ve 31296 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yurt Dışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle bu madde de yer alan "Internet" ibaresi "internet" ; "hizmet" ibaresi de "süreleri" şeklinde değiştirilmiştir. 7. Bundan başka Sosyal Güvenlik Kurumunun 2011/48 sayılı Genelgesinin "Yurt dışı borçlanma işlemleri" başlıklı ikinci bölümünün 1 inci maddesinde yurt dışı borçlanmasından yararlanabilmek için Türk vatandaşı olmak, belirli nitelikte yurt dışı süreleri bulunmak, hizmetleri belgelendirmek, yazılı istekte bulunmak şartlarının aranacağı belirtildikten sonra 1.4 üncü maddesinin birinci fıkrasında; "Yurtdışında geçen çalışma veya ev kadınlığı sürelerinin borçlandırılmasına ilişkin yazılı talep, örneği Ek: 1’de yer alan “Yurtdışı Hizmet Borçlanma Talep Dilekçesi”nin usulüne göre doldurulup imzalandıktan sonra doğrudan ya da posta yolu ile Kurumun ilgili ünitesine ulaştırılması ile yapılacaktır." şeklindeki düzenlemeye yer verilmiştir. 8. Diğer taraftan bilindiği üzere dava dilekçesi içeriğinde bulunması gereken hususlar ayrıntılı olarak 6100 sayılı Kanun'un 119 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilmiş olup anılan düzenlemenin (h) bendinde dava dilekçesinde davacının, varsa vekilinin kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzasının bulunması gerektiği açıklanmıştır. Ayrıca aynı maddenin ikinci fıkrasında dava dilekçesinde imza eksikliğinin bulunması hâlinde hâkim tarafından davacıya eksikliğini tamamlaması için bir haftalık süre verilerek tamamlanması, tamamlanmadığı takdirde ise davanın açılmamış sayılması gerektiği belirtilmiştir. 9. Bu aşamada belirtmek gerekir ki 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun'un 1 inci maddesinde Kanun'un amacı; "Türk vatandaşlarının ve Türkiye’de ikamet eden yabancıların kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, Türkiye Büyük Millet Meclisine ve yetkili makamlara yazı ile başvurma haklarının kullanılma biçimini düzenlemektir."; 2 nci maddesinde ise kapsamı; "Bu Kanun, Türk vatandaşları ve Türkiye’de ikamet eden yabancılar tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi ile idarî makamlara yapılan dilek ve şikâyetler hakkındaki başvuruları kapsar" şeklinde açıklanmış olup aynı Kanun'un "Dilekçede bulunması zorunlu şartlar" başlıklı 4 üncü maddesinde "..Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerde, dilekçe sahibinin adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikametgâh adresinin bulunması gerekir." hükmüne yer verilmiştir. 10. Görüldüğü üzere 3071 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesine göre dilekçede imza bulunması gerekmekte ise de 2 nci maddesinde belirtildiği üzere Kanun idari makamlara yapılan dilek ve şikâyetleri kapsamaktadır. 11. Somut olayda davacının 08.08.2019 tarihinde Kurum kayıtlarına giren dilekçesi ile yurt dışında çalışılan 4560 günü borçlanma talebinde bulunduğu, borçlanma talep dilekçesinin Türkiye’deki adres bölümüne Türkiye’deki adresini ve cep telefon numarasını; ad ve soyadı bölümüne ise ad ve soyadı ile tarihi yazdığı, ancak imza kısmının boş olduğu, Kurum Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 17.05.2019 tarihli genel yazısında borçlanma talep dilekçesinin imzalı olmaması hâlinde işleme konulmayarak reddedileceği ve ilgiliye de yazıyla bildirileceği, imzasız olduğu hâlde reddedilmeyip işleme alınarak tahakkuk ettirilen borçlarını ödeyenlerin borçlanma işlemlerinin ise iptal edilmeyeceğinin belirtildiği, davalı Kurum tarafından bu genel yazı kapsamında işlem yapılarak davacıya hitaben yazılan 14.10.2019 tarihli yazı ile borçlanma talep dilekçesinin imzasız olması nedeniyle borçlanma talebinin geçersiz sayıldığının bildirildiği, davacının 08.11.2019 tarihli dilekçesiyle borçlanma talep dilekçesinde ad ve soyadının yazılı olduğunu, imza eksikliğinin süre verilerek tamamlanmasının istenmesi gerektiğini belirterek 30.07.2019 tarihli dilekçesinin işleme konularak borç tahakkuk cetveli gönderilmesini talep ettiği, Kurumca talebin 04.02.2020 tarihli yazı ile reddedilmesi üzerine davacı tarafından eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. 12. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının imzasının bulunmadığı 30.07.2019 tarihli borçlanma talep dilekçesinin davalı Kurumca kayda alındığı gibi dilekçede davacının iletişim bilgilerinin bulunduğu, öte yandan davacının bu dilekçeyle yurt dışında çalışılan 4560 günü borçlanarak Türkiye’de sosyal güvenlik hakkı elde etmeye çalıştığı, kaldı ki 17.07.2019 tarihli olup 01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7186 sayılı Kanun ile 3201 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinde yapılan değişiklikle borçlanma tutarının belirlenmesinde esas alınacak prime esas kazanç oranının %32’den %45’e çıkarıldığı, ayrıca borçlanılan sürelerin hangi sigortalılık statüsünde geçmiş sayılacağına ilişkin olarak aynı Kanun’un 5 inci maddesinde yine 7186 sayılı Kanun ile değişiklik yoluna gidilerek Türkiye’de en son geçen sigortalılık statüsüne bakılmadan doğrudan 5510 sayılı Kanun’un 4/1-b maddesi kapsamında geçmiş sayılacağı yönünde düzenlemeler yapıldığı, 3201 sayılı Kanun’un geçici 9 uncu maddesi ile de 7186 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin yürürlük tarihinden önce borçlanma talebinde bulunanlardan borçlarını yasal süresi içinde ödeyenlerin borçlandıkları sürelerin hangi statüde geçmiş sayılacağı ile tahakkuk ettirilecek borç tutarının tespitinde önceki hükümlerin uygulanacağına ilişkin düzenleme bulunduğu, bu hükümler kapsamında uyuşmazlık konusu borçlanma talebinin geçersiz sayılmasının davacının aleyhine sonuç doğuracağı, dava dilekçesindeki imza eksikliğinin dahi mahkemelerce 6100 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesi uyarınca davacıya süre verilerek tamamlattırılmasına kanun koyucunun imkân tanıdığı, imzasız dilekçelerin işleme alınmayacağına ilişkin 3071 sayılı Kanun’un ise Türkiye Büyük Millet Meclisi ile idari makamlara yapılan dilek ve şikâyetlerle ilgili olup uyuşmazlık konusu işlem ve dilekçenin bu Kanun kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gözetildiğinde, davalı Kurumca yurt dışı borçlanma talep dilekçesindeki imza eksikliğinin davacıya süre verilerek tamamlattırılması gerekirken doğrudan borçlanma talebinin geçersiz sayılması yönünde tesis edilen Kurum işleminin ve buna bağlı olarak borçlanma talebinin geçerli olduğunun tespiti ile aksine Kurum işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiğini öngören Özel Daire bozma kararının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. 13. Hâl böyle olunca direnme kararı usul ve yasaya uygundur. 14. Ne var ki Özel Dairece bozma nedenine göre davalı Kurum vekilinin diğer temyiz itirazları yönünden inceleme yapılmadığından bu yönde inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir. VII. KARAR Açıklanan sebeplerle; Direnme uygun bulunduğundan davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 02.10.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

ES Hukuk Bürosu, Şişli Avukatlık Bürosu, Mecidiyeköy Avukatlık Bürosu, Şişli Hukuk Bürosu, Mecidiyeköy Hukuk Bürosu