İnternet sitemizde paylaşılan Yargıtay Kararları tamamen bilgilendirme amaçlı olup, kararların doğruluğu yargitay.gov.tr adresinden teyit edilmeden kullanılan kararlardan doğabilecek zararlar için ES Hukuk Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir.

HASTANE ÇALIŞANI DAVACININ ONAMI OLMAKSIZIN KAN VE İDRAR ÖRNEĞİNDEN NARKOTİK TEST YAPILARAK GELMEDEN SONUCUN İŞYERİNE AÇIKLANMASI MANEVİ TAZMİNAT ÖDENMESİNİ GEREKTİREBİLİR.

17.01.2025 56

3. Hukuk Dairesi 2023/2239 E. , 2024/1823 K.
"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki hizmetin ayıplı olmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayıyapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminattalebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince taraf vekillerininbaşvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli, davalı vekili tarafından duruşmaistemsiz temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan öninceleme sonucunda, 04.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiyeile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'un sözlü açıklamalarıdinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimitarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı hastanede anestezi teknikeri olarak çalıştığı dönemde 13.06.2017tarihinde rahatsızlandığını, yakında bulunan bir hastaneye kaldırıldığını, 14.06.2017 tarihinde kendini dahaiyi hissettiği için çalıştığı kurum olan davalı hastaneye geçiş yaptığını, davalı hastanede sorumlu yöneticininacil servise giderek şeker hastalığı ile ilgili hekimin talep ettiği kan ve idrar tahlillerini yaptırmasınısöylediğini, bunun üzerine müvekkilinin acil servise giderek kan ve idrar verdiğini, davalı hastanenin tümhukuki düzenlemelere aykırı bir şekilde müvekkilinin onamını almadan kan ve idrar tahlillerinde narkotikduruma baktığını ve bundan elde ettiği verileri doğrulama testlerini beklemeden müvekkiline karşıkullandığını, narkotik testinin pozitif geldiği söylenerek hemen orada istifa ederek işten ayrılmasıgerektiğini söylediklerini, müvekkilinin tüm çalışma arkadaşlarının önünde aşağılanarak işyerindenuzaklaştırıldığını, müvekkiline onamı dışında müdahale gerçekleştirildiğini, Hasta Hakları Yönetmeliği'ninsadece hastanın onam verdiği konular ile ilgili girişim yapılabileceğini, bunun genişletilemeyeceğini, sadeceacil hallerde genişletilebileceğini öngördüğünü, davalı hastanenin bu eyleminin Medeni Kanun'un 24 üncümaddesi kapsamında kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu ve müvekkilinin özel yaşamının ihlaledildiğini, doğrulama testlerinin de bu verileri doğrulamadığını beyan ederek, fazlaya dair talep ve haklarısaklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi tazminatın 16.06.2017 olay tarihindenitibaren işleycek faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının 14.09.2015 tarihinde hastanede anestezi teknisyeni olarak işe başladığını, sıksağlık sorunları olduğunu ve bu nedenle aldığı istirahat raporları nedeniyle işe devam edemediğini,davacının talebiyle endoskopi kliniğinde görevlendirildiğini, ancak çalıştığı sırada sık aralıklarla ani fenalıkhissetmesi ve bilincini kaybetmesi şikayetleriyle hastanenin acil servisinde tedavi gördüğünü, yapılantetkiklerde kan şekerinin düşük olduğunun (hipoglisemi) tespit edildiğini, endokrinoloji uzmanı Dr. MetinAlış tarafından takibe alındığını, yapılan tetkiklerde kan şekeri düşüklüğünü açıklayabilecek bir hastalığıtespit edilemediğinden sağlık sorununun tespiti amacıyla tamamen tıbbi gereklilik nedeniyle şüpheli maddetetkiki gerçekleştirildiğini ve yapılan panel test sonuçlarında morfin (opioid) pozitif çıktığını, bu durumkendisinin sağlık durumu hakkında önem taşımakla beraber hasta güvenliğini riske atmasına nedenolduğundan iş durumunun iş sözleşmesi bakımından değerlendirilmesi gerektiğini ve spot test sonuçlarınınzaman zaman yalancı pozitif bulgu verebileceğini, bu nedenle doğrulama testi yapılmasının gerektiğini,sonuçlar çıkana kadar herhangi bir işlem yapılmayacağını davacıya bildirdiklerini, bu sürede istirahatetmesi tavsiye edilerek idari izin verildiğini, davacıdan alınan kan örneği üzerinden yapılan doğrulama testisonucunun negatif gelmesi üzerine bunun davacıya bildirildiğini ve izin sonrasında kendisininameliyathanedeki görevine geri döndüğünü, ancak davacının hastane çalışanı olması, ameliyathane gibikritik önemi haiz bir birimde görev yapıyor olması ve hasta güvenliği dikkate alınarak sürecin iş disiplininegöre, hukuka ve tıbbi gerekliliklere uygun olarak gizlilik içerisinde yönetildiğini, dava dilekçesinde ilerisürülen iddiaların tümüyle gerçek dışı olduğunu, olayın davacının çalışma arkadaşları ile ya da hastaneortamında paylaşılmadığını, konuyu davacının iş arkadaşlarına aktardığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 22.12.2017 tarihli, 2017/579 Esas, 2017/1561 Karar sayılı kararıyla davayabakmakla İş Mahkemelerinin görevli olduğuna dair verilen görevsizlik kararına karşı davacı vekilinin istinafbaşvurusunda bulunması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesinin 05.10.2018tarihli, 2018/2418 Esas, 2018/1696 Karar sayılı kararıyla davaya bakmakla Tüketici Mahkemelerinin görevliolduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararınınkaldırılmasına, dosyanın, yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine iadesine kararverilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı hastanede davacıya yazılıonam alınması zorunlu iken rızası dışında narkotik test yapıldığı, Hasta Hakları Yönetmeliği'nin 31 incimaddesinde onam konularının genişletilemeyeceğinin belirtilmesine rağmen davalı hastanenin rıza dışındagenişlettiği, yine Yönetmeliğin 31 inci maddesindeki acil durum istisnasının somut uyuşmazlıktauygulanamayacağı, davacının maddi tazminat talebi söz konusu ise de maddi zarar kalemlerini ispatedemediği ve yine zararlarını açıkladığı 26.11.2019 tarihli dilekçesinde sıra ile bildirmiş olduğu konaklama,yol masrafı, tedavi giderine ilişkin fatura belge bulunmadığı, sunulmadığı, anılan zarar kalemlerinin salttahlil nedeniyle olduğunun ispat edilemediği ancak davalı tarafından doğrulama testi yapılmaksızın birdenfazla kişinin çalıştığı ve davacının sosyal ortamı olan hastanede onam alınmadan ve doğrulanmayan testinaçıklanmak suretiyle davacının manevi ıztırabına neden olunduğu, manevi tazminat koşullarının oluştuğugerekçesiyle; tarafların sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne, madditazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebi yönünden 4.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıyaverilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusundabulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili; dava dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar etmiş, manevi tazminat talebinin zaten makulve mantıklı olan minimum ölçüde tutulan miktar olan 250.000 TL olduğunu, burada amacın müvekkilinzenginleşmesi olmadığını, bu sebeplerle manevi tazminat talebinin aynen kabulünü talep ettiklerini, madditazminat yönünden ilgili dilekçede yapılan masraf kalemlerinin tarih sırasına göre teker teker yazıldığını, bumasraflar yapılırken daha çok can havliyle davranan müvekkilin bunların faturalarını toplamak veyasaklamak konusunda yeterince hassas davranmamış olmasının bunların ispat edilemediği sonucunudoğurmadığını, dosyanın tamamı incelendiğinde masraf kalemlerinin yeterince açıklayıcı ve tarih sırası ilekontrolünün mümkün olduğunu, bu haliyle ispat edildiğinin kabulü gerektiğini, tam kabul kararı verilmesigerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk DereceMahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin usul ve kanunaaykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talepetmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamındaki yazı, belge vebilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılandelillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yönbulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenineherhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğugerekçesiyle davacı ve davalının istinaf yolu başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyizisteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek ayrıca istinaf sürecinde ikenTürk Tabipler Birliği tarafından davalı hastanede çalışan ve bu olayın içerisinde yer alan hekimlere yönelikyapmış oldukları şikayet sonuçlanmış olup verilen kararın dosyaya sunulduğunu, hal böyleyken BölgeAdliye Mahkemesi tarafından istinaf taleplerinin reddedilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunubeyan ederek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talepetmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının sağlık hizmeti aldığı ve aynı zamanda çalışanı olduğu davalı hastanenin, davacınınbilgisi dışında uyuşturucu testi yapması ve testin sonucları teyit edilmeden işten çıkarılması nedeniyleuğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56 ncı maddesi.
4. Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 tarihli ve 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 tarihli 2004/13-291-370sayılı kararları
3. Değerlendirme
1.Davacının maddi ve manevi tazminata yönelik temyiz itirazları ile davalının temyiz itirazlarınınincelenmesinde; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukinitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere göre, davalının hukuka, Hasta Hakları Yönetmeliği'neaykırı şekilde davacının onamı olmaksızın verilen kan ve idrar örneğinden narkotik test bakılıp, henüzdoğrulama testi sonuçları gelmeden davacının iş yeri olan davalı hastanede sonucun pozitif çıktığıaçıklanmak suretiyle davacının manevi zararına neden olunduğu, ancak yukarıda yer verilen hukukkuralları gereği herkes iddiasını ispatla yükümlü olup davacının meydana gelen olay nedeniyle uğradığıiddia olunan maddi zararlarını ispatlayamadığı anlaşılmakla, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendinkapsamı dışından kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye duyduğu ağır manevi acıyı belli bir oranda gidermek, bozulan ruhidengeyi onarmak, olanak dahilinde bu dengenin yeniden elde eldilmesini sağlamak amacına yönelik olarakmanevi tazminata hükmedilir. Manevi tazminatın ve kapsamının taktiri hakime ait bir hak ve görevdir.Ancak hakim bu hak ve görevini yerine getirirken Medeni Kanun'un 4 üncü maddesi hükmünü de gözetmeksuretiyle hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalarak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eyleminmağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyetderecesini gözetmek suretiyle makul bir tazminata hükmetmelidir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; hakimin, özel durumları gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygunolmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminatabenzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkinbir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına görebelirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusununetkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
22.06.1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacakmanevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olayagöre değişebileceğinden hakim; bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de kararyerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranınalım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun28.05.2003 tarihli ve 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 tarihli 2004/13-291-370 sayılı kararları).Olayın oluşşekli, vakanın niteliği, gelecek hayatına etkisi, olay tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomikdurumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde, davacıyararına takdir edilen manevi tazminat miktarının oldukça az olduğunun kabulü gerekir. İlk DereceMahkemesince; davacı için daha yüksek oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılıdeğerlendirme ile düşük manevi tazminata hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, kararın buyönden bozulmasına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin temyiz itirazları ile davalının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin BölgeAdliye Mahkemesi Kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373 üncü maddesinin birincifıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davacı yararınaBOZULMASINA,17.100,00 TL vekalet ücretinin karşılıklı alınıp birbirlerine verilmesine,Aşağıda yazılı bakiyetemyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozmakararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.