İnternet sitemizde paylaşılan Yargıtay Kararları tamamen bilgilendirme amaçlı olup, kararların doğruluğu yargitay.gov.tr adresinden teyit edilmeden kullanılan kararlardan doğabilecek zararlar için ES Hukuk Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir.

KALP KRİZİ, İŞ KAZASI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLİRKEN; ÇALIŞANIN SAĞLIK DURUMU, YAŞAM BİÇİMİ, FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİ İLE OLAY ÖNCESİ RUTİN DIŞINDA STRES YARATAN BİR OLAYIN OLUP OLMADIĞI VE KALP KRİZİ İLE ARASINDAKİ İLLİYET BAĞI ARAŞTIRILMALIDIR.

10.02.2025 140

10. Hukuk Dairesi 2024/2739 E. , 2024/13636 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2337 E., 2023/2760 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/648 Esas, 2023/625 Karar
Taraflar arasındaki iş kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasından dolayı yapılan yargılamasonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinafbaşvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmek ve de duruşma talep edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyizdilekçesinin ve işin duruşmaya tabi olduğunun anlaşılması nedeniyle duruşma talebinin kabulüne kararverildikten sonra duruşma için 24.12.2024 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir.Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davacılar adına Av.... ile davalı adına Av.... ve Av.... geldiler.Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlanıp sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra duruşmaya sonverilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgelerincelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; meydana gelen iş kazası nedeniyle müvekkillerinin murisisigortalının vefat ettiğinden bahisle her bir müvekkili için 1.000,00'er TL maddi tazminatın davalıdantahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle kalp krizi şeklinde meydanagelen iş kazasının %100 oranında kaçınılmazlık ve ... sigortalının bünyesinden kaynaklanan faktördenkaynaklandığı, davalının herhangi bir kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekiliistinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ileİlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden yasaya aykırılıkbulunmadığı anlaşıldığından, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, kusurun hatalı tespit edildiğini, bir an olsun olayın %100kaçınılmaz olduğu kabul edilirse dahi bu durumda Yargıtay'ın yerleşik kararları ve işçinin işveren karşısındadaha güçsüz oluşu, nimet - külfet dengesi, işçiyi koruma ve sosyal devlet ilkesi gibi nedenler karşısındaişverene daha fazla sorumluluk verilmesinin hakkaniyet gereği olduğunu belirterek kararın bozulmasınıtalep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık iş kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
Geniş anlamıyla sorumluluk kavramı, bir kişinin başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğüolarak açıklanmıştır. Hukuki anlamda sorumluluk ise taraflar arasındaki borç ilişkisinin zedelenmesi sonucu... zararların giderilmesi (tazmin edilmesi) yükümlülüğünü içerir.
İşçi ve işverenin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sıkı iş ilişkisi, işçi yönünden işverene içten bağlılık(sadakat borcu), işveren yönünden işçiyi korumak ve gözetmek borcu şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten işçi, İşverenin işi ve iş yeri ile ilgili çıkarlarını korumak, çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak,buna karşı işveren de, işçinin kişiliğine saygı göstermek, işçiyi korumak, iş yeri tehlikelerinden zarargörmemesi için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, işçinin özlük hakları ve diğer maddi çıkarlarınıngerektirdiği uygun bildirimlerde ve davranışlarda bulunmak, işçinin çıkarına aykırı davranışlardankaçınmakla yükümlüdür.
Sanayi ve teknolojideki gelişmeler, yeni işletmelerin açılması, fabrikaların kurulması iş yerlerindekimakinalaşmanın artmasına yol açmış, bu durum iş kazaları ile meslek hastalıklarında artışlara nedenolmuştur. Bu gelişme, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin daha etkili şekilde alınması gereğiniortaya çıkarmıştır.
İşveren, gözetme borcu gereği, çalıştırdığı işçileri, iş yerinde meydana gelen tehlikelerden korumak,onların yaşam, bedensel ve ruhsal sağlık bütünlüklerini korumak için iş yerinde teknik ve tıbbi önlemlerdahil olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır.
Anayasanın 17 nci maddesinde; "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkınasahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızasıolmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz." hükmü getirilerek yaşama ... güvence altına alınmış,bu yasal güvencenin yaşama geçirilmesinde İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatında da işçilerin korunması, işindüzenlenmesi, iş güvenliği, sosyal düzen ve adaletin sağlanması düşüncesi ile koruyucu bir takım hükümlergetirilmiştir.
Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 332 nci maddesinde; "İş sahibi, aktin özel halleri ve işin mahiyetinoktasından hakkaniyet dairesinde kendisinden istenilebileceği derecede çalışmak dolayısıyla maruz kaldığıtehlikelere karşı icap eden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi çalışma mahalleri ile, işçi birlikte ikametetmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine mecburdur. İş sahibinin yukarıdaki fıkra hükmüne aykırıhareketi neticesinde işçinin ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalanların bu yüzden uğradıklarızararlara karşı isteyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı hareketten ... tazminat davaları hakkındakihükümlere tabi olur." hükmü düzenlenmiştir.
Yasa koyucu 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 332 nci maddesinin karşılığını 01.07.2012 tarihinde yürürlüğegiren yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 417 nci maddesinin 2 nci fıkrasında düzenlemiştir.
Anılan fıkrada "İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli olan her türlü önlemialmak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan hertürlü önleme uymakla yükümlüdür." hükmü yer almaktadır. Bu fıkraya göre, işverenin, işçinin yaşam,sağlık ve bedensel bütünlüğünü korumak için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü öngörülmektedir. Buradaişverenin özellikle iş kazalarına karşı gerekli önlemleri alma yükümlülüğü söz konusudur. Buna göreişveren, hizmet ilişkisinin ve yapılan işin niteliği göz önünde tutulduğunda, hakkaniyet gereği kendisindenbeklenen; deneyimlerin zorunlu kıldığı, teknik açıdan uygulanabilir ve iş yerinin özelliklerine uygun olanönlemleri almakla yükümlüdür.
Aynı maddelere paralel olarak, 4857 sayılı İş Kanunu'nun "İşverenlerin ve İşçilerin Yükümlülükleri" kenarbaşlıklı 77 nci maddesinin 1. fıkrasında da benzer bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu fıkraya göre"İşverenler iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç vegereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önlemeuymakla yükümlüdürler."
Bundan başka işveren, mevzuatta öngörülmemiş olsa dahi bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığıiş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak zorundadır. Bilim, teknik ve örgütlenme düşüncesi yönündenalınabilme olanağı bulunan, yapılacak gider ve emek ne olursa olsun bilimin, tekniğin ve örgütlenmedüşüncesinin en yeni verileri göz önünde tutulduğunda işçi sakatlanmayacak, hastalanmayacak veölmeyecek ya da bu kötü sonuçlar daha da azalacaksa her önlem işverenin koruma önlemi alma borcuiçine girer.
Bu önlemler konusunda işveren iş yerini yeni açması nedeniyle tecrübesizliğini, bilimsel ve teknikgelişmeler yönünden bilgisizliğini, ekonomik durumunun zayıflığını, benzer iş yerlerinde bu iş güvenliğiönlemlerinin alınmadığını savunarak sorumluluktan kurtulamaz. Gerçekten, çalışma hayatında süregelenkötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı işverenin önlem alma borcunu etkilemez. Işverenlerce, iş güvenliğiaçısından yaşamsal önem taşıyan araç ve gereçlerin işçiler tarafından kullanılması sağlandığında, kazaolasılığının tamamen ortadan kalkabileceği de tartışmasız bir gerçektir.
Nitekim, günümüzde gelişen sanayi ve teknoloji karşısında yukarıda açıklanan hükümler yeterligörülmemiş, insan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin, iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğinisağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu 4857 sayılı İş Kanunu'nun 77 nci maddesinin açık buyruğu iken İş Kanunu'nun 77 nci vedevamı bir kısım maddeler 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6331 sayılı İşSağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 37 nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı veGüvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümlülüğünü daha ayrıntılı bir biçimdedüzenlemiştir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 4 üncü Maddesinde "İşverenin Genel Yükümlülüğü" AynıKanunun 5 inci Maddesinde "Risklerden Korunma İlkeleri" 10 uncu maddesinde "Risk Değerlendirmesi;Kontrol, Ölçüm ve Araştırma" 19 uncu maddesinde "Çalışanların Yükümlülükleri" düzenlenmiştir.
Yukarıda yapılan bu açıklamalardan sonra 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 332 nci maddesinin karşılığı olarakçağdaş yaklaşımla düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 417 nci maddesinin 2 nci fıkrasında;"İşveren, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç vegereçleri noksansız bulundurmak; işçilerde iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önlemeuymakla yükümlü" olacağı belirtilerek, İş Kanunu'nun 77/1 inci maddesiyle bütünlük sağlandığı gibi 3 üncüfıkrasında; "İşverenin yukarıdaki hükümler dahil kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçininölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini sözleşmeyeaykırılıktan ... sorumluluk hükümlerine tabi" olduğu hükme bağlanmak suretiyle, hizmet sözleşmesindenkaynaklanan sorumluluğun hukuki niteliği konusunda tartışmalar sona erdirilmiş, sözleşmeye aykırılıktankaynaklanan ölüme ve vücut bütünlüğünün zedelenmesine veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararlarıntazmininde sözleşmeden ... sorumluluk hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 77 nci ve devamı maddelerini yürürlükten kaldıran 6331 sayılı İş Sağlığı veGüvenliği Kanunu 4 ve 5 inci maddelerde işverenin yükümlülüklerini, 19 uncu maddede de çalışanlarınyükümlülüklerinin çağdaş anlaşıyla daha ayrıntılı ve somut olarak ortaya koymuş ve kusur sorumluluğununsınırlarını kusursuz sorumluluğun sınırlarına yaklaştırmıştır.
6331 sayılı Kanun'un 4 ve 5 inci maddeleri ile buna uygun olarak çıkarılan iş sağlığı ve güvenliğiyönetmelikleri hükümleri işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirilmelidir. Busebeple mevzuatta yer alan teknik iş kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabuledilmelidir. Ancak işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığıönlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır.
Öte yandan objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onukusursuz sorumluluk haline dönüştüremez. Çünkü, bazı istisnalar dışında işverenin sorumluluğu içinkusurun varlığı şarttır. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nun 417/2 nci maddesi, Anayasa ve 6331 sayılı Kanunhükümleri objektifleştirilmiş kusur sorumluluğu ilkesi gereğince işverenin sorumluluğunu oldukçagenişletmiştir.
İşvereni, zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluktan kurtaracak olan durum, eylem ile meydana gelenzarar arasındaki uygun illiyet rabıtasının kesilmesidir. Kusursuz sorumlulukta olduğu gibi kusursorumluluğunda da illiyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedenleriylekesilebilir. Uygun illiyet bağının kesildiğinin ispatı halinde, işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkündeğildir. (HGK, 20/03/2013 tarih, 2012/21-1121 Esas, 2013/386 Karar)
... sigortalının ölüm nedeni kalp krizi olduğu için bilirkişi kusur raporunu düzenleyecek heyetin iş güvenliğiuzmanları ile birlikte kardiyoloji alanında uzman hekimden teşekkül ettirilmesi gerekir. Somut olayda işgüvenliği uzmanı yanında kulak, burun, boğaz ve göğüs hastalıkları uzmanlarından oluşturulan heyetlertarafından düzenlenen bilirkişi kusur raporlarının hükme dayanak kılınması yerinde görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; ... sigortalının kaza öncesi ve sonrası dönemlere ait, temin edilebilen tüm tıbbibelge ve raporları dosyaya celp edildikten sonra, bu belgelerde kalp rahatsızlığı ile ilgili bir bulguyarastlanıp rastlanmadığı, ölüm olayından önceki yakın tarihlerde sigortalının bünyesini zorlayacak birçalışma yaptırılıp yaptırılmadığı, olay günü sigortalıyı rutin dışında bir gerginlik ve stres içine sokacak birolayın cereyan edip etmediğini araştırmak, aralarında kardiyoloji alanında uzman bir hekimin de bulunduğuiş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden kalp krizinde, kişinin yaşının, beslenme şekli vekültürünün, genetik özelliklerinin ve bünyevi yapısının, tütün bağımlılığı, alkol kullanımı, egzersizdurumunun, cinsiyetinin de faktör olduğu, sağlığının çeşitli faktörlerinin bir araya gelmesiyle bozulabileceğihususlarını dikkate alan; kalp krizi ile çalışma şekli arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığını, illiyetbulunuyorsa kalp krizinin oluşumunda işverenin kusurunun bulunup bulunmadığını, işverenin kusurumevcut ise kusurunun ağırlığını değerlendiren, sigortalının kendi bünyesinden kaynaklanan nedenlerinhangi oranda etkili olduğunu belirleyen kusur raporu aldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir kararvermekten ibarettir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin BölgeAdliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Davacılar avukatı yararına takdir edilen 28.000,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesinegönderilmesine,
24.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
ES Hukuk Bürosu, Şişli Avukatlık Bürosu, Mecidiyeköy Avukatlık Bürosu, Şişli Hukuk Bürosu, Mecidiyeköy Hukuk Bürosu

 

İletişim

ES HUKUK BÜROSU
ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Sosyal Medya

E-Bülten


BBC Röportajı