ASIL İSTİNAF BAŞVURUSUNDA İLERİ SÜRÜLMEYEN HUSUSLAR SONRADAN KATILMA YOLUYLA İSTİNAF DİLEKÇESİNDE İLERİ SÜRÜLEBİLİR.
02.12.2024
162
Hukuk Genel Kurulu 2023/359 E. , 2024/122 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1560 E., 2022/1440 K.
KARAR : İstinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 24.11.2021 tarihli ve
2021/6929 Esas, 2021/8701 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk DereceMahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine,davacı-karşı davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ise katılma yoluyla istinaf başvuru hakkıbulunmadığı gerekçesiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinceyapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşıdirenilmiştir.
Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleriyönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra TetkikHâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili 29.12.2017 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 02.10.1993 tarihindeevlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, davalının evlilik süresince müvekkilini aldattığını, eşinekarşı ilgisiz, saygısız ve soğuk davrandığını, birliktelikten kaçındığını, eşini aşağıladığını ve ekonomik şiddetuyguladığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, ergin olmayan ortak çocuğun velâyetinin anneyeverilmesine, çocuk yararına 800,00 TL tedbir-iştirak, müvekkili yararına 200,00 TL tedbir-yoksulluknafakası ile 10.000,00 TL maddi, 180.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar hükmedilmesini talepetmiştir.
II. CEVAP VE KARŞI DAVA
Davalı-karşı davacı vekili 13.12.2018 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla,müvekkilinin birlik görevlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, buna karşılık kadın eşin aşırı kıskanç veşüpheci davranışlar sergilediğini, bu nedenle sürekli kavga çıkardığını, annesinin evliliğe olan müdahalesinesessiz kaldığını, yüksek maddi beklenti içerisinde olduğunu, eşine hakaret ettiğini, yatak odasını ayırdığınıileri sürerek tarafların boşanmalarına, ergin olmayan ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine,müvekkili yararına 50.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18.07.2019 tarihli ve 2017/954 Esas, 2019/588 Karar sayılı kararı ile; taraflararasında sürekli geçimsizlik olduğu, tartışma sırasında erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, küfür ettiği,evin masraflarını karşılamadığı, ortak giderler için ödeme yapmadığı, uygulamış olduğu ekonomik şiddetnedeniyle davacının geçim sıkıntısı çektiği ve işe başlamak zorunda kaldığı, buna karşılık kadının da aşırıkıskanç olduğu, bu nedenle eşine karşı agresifleştiği, eşinin istememesine rağmen kadının annesinintaraflarla birlikte aynı evde kaldığı, bu durumun evde huzursuzluğa neden olduğu, boşanmaya sebep olanolaylarda erkeğin ağır buna karşılık kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın da kabulü iletarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına 300,00 TL tedbir-500,00 TL iştiraknafakası ile kadın yararına 10.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, kadınınboşanma nedeniyle yoksulluğa düşmeyeceği anlaşıldığından yoksulluk nafakası talebinin reddine kararverilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinafbaşvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.01.2022 tarihli ve 2020/374 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile; kadınvekilinin tazminat ve nafaka miktarları bakımından istinaf yoluna başvurduktan sonra erkeğin istinafdilekçesinin tebliği üzerine ayrıca karşı istinaf yoluna başvurduğu, oysa ki 6100 sayılı Kanun’un 348/1 incimaddesi uyarınca katılma yolu ile istinaf başvuru hakkı bulunmadığı gerekçesiyle kadının katılma yolu ileistinaf başvurusunun usulden reddine, tarafların sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine kararverilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyizisteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı-karşı davalı kadın tarafından yararına hükmolunantazminat ve nafaka miktarları, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi yönünden istinafedilmiş, davalı-karşı davacı erkeğin istinaf dilekçesinin davacı-karşı davalı kadına tebliği üzerine davacı-karşı davalı kadın tarafından süresi içinde sunulan katılma yoluyla temyiz dilekçesi ile erkeğin davasınınkabulü ve kusur belirlemesi yönünden de istinaf kanun yolu incelemesi talebinde bulunulmuştur. Bölgeadliye mahkemesince; davacı-karşı davalı kadının istinaf yoluna başvurmuş olduğu HMK. 348/1 maddesigereğince katılma yoluyla istinaf başvuru hakkı bulunmadığından katılma yoluyla istinaf başvurusununreddine karar verilmiştir.
Hüküm taraflarca süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348/1. maddesi gereğince istinaf dilekçesi kendisine tebliğedilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesiile istinaf yoluna başvurabilir.
Somut olayda, her ne kadar, bölge adliye mahkemesince, davacı-karşı davalı kadının istinaf yolunabaşvurmuş olduğu, HMK. 348/1 maddesi gereğince katılma yoluyla istinaf başvuru hakkı bulunmadığıbelirtilerek katılma yoluyla istinaf talebinin reddine karar verilmiş ise de; istinaf dilekçesi kendisine tebliğolunan tarafın kendisinin daha önce hükmü istinaf edip etmediğine bakılmaksızın ve karşı tarafın da istinafsebepleri ile bağlı olmaksızın katılma yoluyla her iki davayı bütün yönleriyle istinaf etme hakkı bulunduğugözetilerek, katılma yoluyla istinaf taleplerinin esastan incelenmesi gerekirken yazılı şekilde kadınınkatılma yoluyla istinaf dilekçesinin bu hükümler yönünden inceleme dışı bırakılarak usûlden reddi doğruolmamış, hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir..." gerekçesiyle kararbozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile önceki kararda yer alan gerekçeninyanında; 6100 sayılı Kanun’un 348/1 inci maddesine göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmayan veyabaşvuru süresini geçirmiş olan tarafın cevap dilekçesi ile birlikte katılma yolu ile başvurma hakkınınbulunduğunun kabul edildiği, ilgili madde uyarınca hüküm kendisi yönünden kesin mahiyette bulunantarafın istinaf başvuru hakkı bulunmamasına rağmen katılma yolu ile başvurma hakkını kullandığında bubaşvurusunun incelenebileceği ya da yasal süresi içerisinde istinaf başvuru hakkını kullanmayıp, bu süreyigeçiren tarafın katılma yolu ile başvurma hakkını kullanabileceği, boşanma davaları yönünden katılma yoluile istinaf kurumuna ilişkin istisnai bir düzenlemenin bulunmadığı, diğer yandan yasal süresi içerisindeistinaf yoluna başvuran tarafın devam eden yasal süre içerisinde ek istinaf dilekçesi verme hakkına sahipolduğu, somut olayda kadın vekilinin yasal süresi içerisinde istinaf yoluna başvurduğu, dolayısıyla katılmayolu ile yeniden istinaf yoluna başvuramayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-karşı davalı vekili temyiz dilekçesinde; karşı davanın kabulünün hatalı olduğunu, kusurbelirlemesinin yanlış yapıldığını ve ayrıca hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının az olduğunu ilerisürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi ve buna bağlı kadın eş yararına tazminatödenmesine karar verilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İlk Derece Mahkemesince verilen kararakarşı yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvuran tarafın, 6100 sayılı Kanun’un 348 inci maddesigözetildiğinde daha önce istinaf sebebi olarak ileri sürmediği hususlar bakımından katılma yolu ile istinaf başvurusunda bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 348 inci maddesi.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için istinaf ve katılma yoluyla istinaf kavramlarının açıklanmasında yarar vardır.
2. Bir davanın, talepler ve belirtilen sebeplerle sınırlı olarak, bir üst derece yargı yerince, yenidengörülmesini, gerekiyorsa yeniden hükme bağlanmasını amaçlayan kanun yoluna "istinaf" denir. Hukukyargılamasında istinaf; ilk derece mahkemelerinin henüz kesinleşmemiş kararlarının, hem maddi vakıaincelemesi yapan hem de hukukilik denetimi yapma yetkisi bulunan daha üst dereceli mahkemece tekrarincelenmesini, taleplerle belirlenen sınırlar içerisinde ikinci kez görülerek, hatalı hâllerin düzeltilmesisuretiyle karara bağlanmasını istemek olarak tanımlanabilir. Katılma yolu ile istinaf ise hükmün kendilehine değiştirilmesini talep eden tarafın daha önce başlatmış olduğu sürece, diğer tarafın katılmasını ifadeeder. Dolayısıyla katılma yolu ile istinaftan bahsedebilmek için her şeyden önce ortada, incelenebilir vehâlen derdest bir istinaf başvurusu bulunmalıdır. İşte incelenebilir bir istinaf sürecini başlatan başvuruya"asıl istinaf", diğer tarafın bu sürece dahil olmasını sağlayan yola da "katılma yolu ile istinaf" denilmektedir.
3. Katılma yolu ile istinaf; 6100 sayılı Kanun'un 348 inci maddesinde "katılma yolu ile başvurma" başlığıaltında "(1) İstinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresinigeçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf yoluna asıl başvuran taraf,buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir. (2) İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veyatalebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebide reddedilir" şeklinde hüküm altına alınmıştır.
4. Görüldüğü üzere 6100 sayılı Kanun; kendisine istinaf dilekçesi tebliğ edilen tarafa, daha önce istinafabaşvurmamış veya başvuru süresini kaçırmış ve hatta kanun yoluna başvuru hakkı olmasa dahi, asıl istinaftalebine vereceği cevap dilekçesi ile kendi istinaf sebeplerini ileri sürerek istinaf yoluna başvuru hakkıtanımıştır.
5. Kanun koyucunun, başvurma hakkı bulunmayan veya başvuru süresini geçirmiş olan tarafa bile, kendineözgü nedenler ileri sürerek katılma yoluyla istinaf yoluna başvuru hakkı tanımasının asıl sebebi; istinaf vetemyiz kanun yolları bütünü içinde yer alan, aleyhe bozma yasağı ile aleyhe hüküm verme yasaklarınınişlerlik kazanıp kazanmayacağı noktasında, adil yargılanma hakkı ve silahların eşitliği prensiplerini ihlâletmeksizin belirginleştirmektir.
6. Anılan maddenin gerekçesinde; istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasaveya başvuru süresini geçirmiş olsa bile süresi içinde cevap vermekle yetinmeyip, bu cevap dilekçesiylekendine özgü nedenler ileri sürerek istinaf yoluna başvurabileceği belirtilmiştir. Ne var ki bu başvuru asılbaşvuruya bağımlı bir istinaf yolu başvurusudur. Bu nedenle katılma yolu ile istinaf yoluna başvuru, asılbaşvuran taraf başvurusundan feragat eder veya istemi esasa girilmeden önce reddedilirse, hükümdoğurmaz. Çünkü kural olarak asıl istem incelenmezse, ona bağlı olan istemin de incelenmemesi gerekir.Fakat istinaf yoluna başvuran tarafın istemi esasa girildikten sonra reddedilirse, bu durum katılan tarafınisteminin incelenmesine engel olmaz. Bunun gibi, taraflar bölge adliye mahkemesindeki uyuşmazlığı sonaerdirirlerse, katılma yolu ile istinaf yoluna başvuru da etkisini kaybeder. Asıl istinaf yoluna başvuruisteminin esasına girilip inceleme yapılmadan, katılan tarafın istemi hakkında bir inceleme yapılamaz.
7. Aleyhe bozma yasağı; Bir mahkeme kararının, taraflardan yalnızca birisince kanun yoluna başvurulmasıhâlinde, başvuruda bulunan tarafın hukuki durumuna zarar verecek şekilde, kanun yolu incelemesinigerçekleştiren, üst derece mahkemesince resen değiştirilmemesidir. Bir başka ifade ile anılan yasak,davanın taraflarından yalnızca birisinin kanun yoluna başvurması hâlinde, başvuruda bulunan tarafın, altderece mahkemesinin kararıyla elde etmiş olduğu durumun kötüleştirilmemesini ifade eder ve alt dereceyargılaması sonucunda ortaya çıkan ve kararda somutlaşan kazanımlarının korunmasını amaçlar. Hükmekarşı, yalnızca taraflardan birisi kanun yoluna başvurmuşsa; kanun yoluna işlerlik kazandırmamış, bukonuda tümüyle pasif bir tutum sergilemiş olanın lehine karar verilmesi, hem tasarruf ilkesinin (6100 sayılıKanun md. 24) hem de onunla organik olarak sıkı bir bağlantı içerisinde bulunan taleple bağlılık kuralınınihlâli anlamını taşır. Dolayısıyla katılma yolu ile kanun yoluna başvuru olanağının tanınması, adilyargılanma hakkını karakterize eden ana öge konumundaki hakkaniyete uygun yargılamanın, ayrılmazparçasını oluşturan silahların eşitliği ilkesinin bir gereğidir.
8. İşte doğrudan kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan veya yasal süresini geçiren tarafa, diğer tarafınkanun yoluna başvurması hâlinde, bu evrede kendi lehine de bir inceleme yapılmasını veya kendisinin daha
da aleyhine bir durumun doğmasını önlemek amacıyla katılma yoluyla kanun yoluna başvuru hakkıtanınmıştır.
9. Uyuşmazlığın çözümü açısından istinaf incelemesinin hukuki niteliğinin de incelenmesinde yararbulunmaktadır.
10. İstinaf kavramı, incelemenin içeriği itibari ile "dar ve geniş anlamda istinaf" olarak ikiye ayrılır. Türkhukuk sisteminde kanun koyucu; tercihini dar, diğer bir ifade ile teknik anlamda istinaf sisteminden yanakullanmıştır. Buna göre; ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın denetlenmesi anlamında sadecegerekli ve itiraz konusu edilen hususlarda inceleme yapılarak bir karar verilir.
11. Dar ve teknik anlamdaki bu kanun yolu ile; aralarındaki uyuşmazlığı dava biçiminde yargı önünegetiren taraflara, uyuşmazlığın bir üst yargı organına aktarılmasına ve kararın kesinleşmesini önlemeyeyarayan olanaklar sağlanmıştır. Açıklamadan da anlaşılacağı gibi dar anlamda kanun yolunun "aktarıcı veerteleyici" olmak üzere iki ayırt edici kriteri bulunmaktadır. Aktarıcı etki ile mahkeme kararının bir üstmahkeme tarafından denetlenmesi kastedilmekteyken, erteleyici etkiden maksat ise hakkında kanunyoluna başvurulan kararın şekli anlamda kesinleşmesinin engellenmesidir.
12. Asıl istinaf yolunun dar anlamda kanun yolu olduğu ve bünyesinde "aktarıcı ve erteleyici" olan her ikiözelliği de taşıdığı konusunda tereddüt bulunmamakla birlikte, katılma yolu ile istinafın hukuki niteliğikonusunda öğretide görüş birliği sağlanamadığı görülmektedir. Bu konudaki bir görüşe göre; katılmayoluyla istinafın asıl istinafa bağımlı olduğu gerekçesiyle, kanun yolu karakterine sahip olmayıp karşıtarafın kanun yolu başvurusu çerçevesinde ileri sürülen bir talepten ibaret olduğu yönündedir. Diğer birgörüşe göre de katılma yoluyla istinaf; kendine özgü, özel bir hukuki çare olarak nitelendirilmektedir. Oysaki bu görüşlerin aksine, katılma yoluyla istinaf; bir kanun yolunun sahip olması gereken aktarıcı veerteleyici etkilere sahiptir. Bu aktarıcı ve erteleyici etki; katılma yolu ile istinaf talebinin yöneldiği hükümleraçısından kendini gösterir. Zira başvuruya konu edilen hüküm kısımları; istinaf derecesine aktarılmış vebölge adliye mahkemesince yapılacak olan inceleme nedeniyle kesinleşmesi engellenerek ertelenmiştir.
13. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 342 ilâ 348 inci maddelerinde yer alan düzenlemelerden hareketlekatılma yoluyla istinaf başvurusunun geçerli ve incelenebilir olması birtakım şartlara bağlanmıştır. İlgilidüzenlemelere göre; ilk olarak geçerli bir istinaf başvurusu bulunmalı, karşı taraf asıl istinafbaşvurusundan feragat etmemeli ve talep bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmedenreddedilmemiş olmalıdır. Katılma yoluyla istinaf başvurusu, istinaf dilekçesinin tebliğinden itibaren iki haftaiçinde verilecek cevap dilekçesi ile yapılmalıdır. Katılma yoluyla istinaf için gerekli harç ve giderleryatırılmalıdır. Bu şartlardan başka, istinaf dilekçesi bakımından asıl istinaf yolu için aranan koşullar, katılmayoluyla istinafta da sağlanmalıdır. Katılma yoluyla istinafa başvuran tarafın dilekçesi, belirtilen Kanun'un342 nci maddesinde sayılan unsurları içermeli, özellikle istinaf sebepleri ve talepleri dilekçedegösterilmelidir.
14. Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uyarınca katılma yoluyla istinaf başvurusunun asıl başvuruyabağımlı bir istinaf yolu olduğu hususu elbette tartışmasızdır. Yukarıda ikinci paragrafta açıkça vurgulandığıüzere katılma yolu ile istinafa başvurulabilmesi için asıl istinaf başvurusunun yapılmış olması gereklidir. Nevar ki bir kanun yoluna başvuru şartları ile o kanun yolunun hukuki niteliği belirlenemez. Dolayısıyla dar veteknik anlamda bir kanun yolunun taşıması gereken aktarıcı ve erteleyici etkiye sahip katılma yoluylaistinafın; başvuru, geçerlilik ve incelenme şartlarından yola çıkılarak, asıl istinafa bağımlı bir hukuki yololduğundan bahisle, bir kanun yolu olmadığı sonucuna varılamaz.
15. Yeri gelmişken belirtmek gerekir ki; istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkıbulunmasa bile vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabileceğinden, istinaf yoluna başvurmahakkından feragat eden taraf katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunabilir. Zira; istinafa başvuruhakkından feragat eden taraf, katılma yoluyla istinaf hakkından değil, sadece asıl istinafa başvuruhakkından vazgeçmektedir. Bir tarafın katılma yoluyla istinafa başvuru hakkı, o tarafın asıl istinafa başvuruhakkından bağımsızdır. Bu bağımsızlığın, katılma yoluyla istinafın karşı tarafça başvurulan asıl istinafabağımlı olması kuralı ile de çeliştiği söylenemez. Çünkü taraf, sahibi olduğu hakların birinden feragat etmişolsa bile diğerini kullanabilir.
16. Diğer yandan, katılma yoluyla kanun yoluna başvurulabilmesi, aslında temyize veya istinafa cevaphakkının uzantısıdır. Taraflar cevap hakkından yoksun bırakılamayacağına göre, katılma yoluyla istinafhakkından da yoksun bırakılamazlar (Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda İstinafa Başvuru İstinafİncelemesi ve İstinaf Mahkemesinin Verebileceği Kararlar, Eskişehir-2008, s. 168). Öyle ise katılma yoluylaistinaf hakkının, asıl istinaf yolundan bağımsız bir kanun yolu hakkı olduğunu söylemek; eşitlik ilkesi ile adilyargılanma ve hukuki dinlenilme hakkına da uygun düşmektedir.
17. Eldeki davada; karşılıklı açılan boşanma davalarına ilişkin İlk Derece Mahkemesince yapılanyargılamada her iki davanın da kabulüne karar verilmiş ve karar usule uygun şekilde taraflara tebliğedilmiştir. Bu karara karşı 20.01.2020 tarihli dilekçe ile kadın eş vekiliyasal süresi içerisinde hükmedilennafaka ve tazminatların miktarı yönünden, 21.01.2020 tarihli dilekçe ile de erkek eş vekili tarafından kusurbelirlemesi ve tazminatlar bakımından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraf vekillerinin istinafdilekçeleri karşılıklı olarak tebliğ edilmiş, kadın eş vekili yasal süresi içinde vermiş olduğu 14.02.2020tarihli istinaf dilekçesine cevap dilekçesi ile katılma yoluyla istinaf talebinde bulunarak; İlk DereceMahkemesince tespit edilen kusur belirlemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ve karşı davanın reddinekarar verilmesini talep etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince yapılan yargılamada "tarafların asıl istinafbaşvurularının esastan; kadın vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun ise asıl istinaf yolunabaşvurulduğu, böyle olunca katılma yolu ile istinaf başvuru hakkının bulunmadığı" gerekçesiyle usuldenreddine karar verilmiş, Özel Daire bozma kararına karşı da gerekçesini genişletmek suretiyle direnilmiştir.Öyle ise uyuşmazlığın çözümü açısından katılma yolu istinaf başvurusunun usul ekonomisi yönündenönemi de açıklanmalıdır.
18. Öğreti ve uygulamada yaşanılan tecrübelere göre; katılma yolu ile istinaf imkânının bulunması, işyoğunluğunun azaltılmasında önemli yararlar sağlamaktadır. İlk derece mahkemesi kararına razı olan fakatdiğer tarafın istinafa başvurma olasılığı sebebiyle aleyhine karar verilmesinden çekinen taraf, katılmayoluyla istinafa başvuru imkânına güvenerek istinafa başvurmamaktadır. Her iki taraf açısından da mevcutolan bu imkân, yargılamanın sonucu konusunda doğabilecek belirsizliği ve güven eksikliğini gidermektedir.Karşı tarafın katılma yoluyla istinafa başvurma ihtimali, diğer tarafın istinaf sebeplerini ve gerekçesinigörmeden istinafa başvurma eğilimini azaltmaktadır. Böylece istinafa başvuru sayısındaki gereksiz artışlarönlenebilmekte ve usul ekonomisi sağlanmaktadır.
19. Yukarıda ayrıntıları ile belirtildiği üzere; katılma yolu ile istinaf talebinde bulunma hakkı, özellikle istinafyargılamasını gerçekleştiren bölge adliye mahkemesinin, bu yargılamayı yaparken aleyhe karar vermeyasağı ile karşı karşıya kalmasının önlenmesi açısından fevkalade önem arz eden bir hak konumundadır. Biran için aleyhe bozma ve aleyhe karar verme yasaklarının işlerlik kazanabilmesi yönünden, taraflardanyalnızca birisinin kanun yoluna başvurmuş olması gerektiği, dolayısıyla her iki tarafın da kanun yolunabaşvurması hâlinde anılan yasakların işlerlik kazanamayacağı düşünülebilirse de; bu düşünce "katılmayoluyla istinafa başvuru hakkının, asıl istinafa başvuru hakkından bağımsız bir hak olduğu" olgusu ileörtüşmemektedir. Nitekim kararın bir an evvel kesinleşmesini sağlamak düşüncesiyle; asıl istinaf yolunabaşvuru hakkından feragat eden, hükmü süresinde istinaf etmeyen veya hükmün bir kısmını istinafetmekle birlikte kesinleşmesine razı olduğu kısımlara ilişkin istinaf sebeplerini ileri sürmeyen tarafın, asılistinafa başvuru hakkından bağımsız olarak sahip olduğu katılma yoluyla istinaf hakkını kullandığıdilekçesinde yeni hususları ileri sürmesinin önünde kanuni bir engel bulunmamaktadır.
20. Diğer yandan silahların eşitliği ilkesinin bir uygulaması olan katılma yoluyla istinafın, her ne kadar asılistinaf başvurusundan bağımsız bir kanun yolu hakkı olduğu açıklanmışsa da, bu açıklamalar hiç şüphesizki katılma yoluyla istinafın kaderinin, asıl istinafa bağlı olduğu gerçeğini değiştirmez. Zira; asıl istinafyoluna başvuran taraf nasıl ki karşı tarafın katılma yoluyla istinafa başvurabileceğini hesaba katmakzorundaysa, katılma yoluyla istinafa başvuran tarafın da hangi saikle olursa olsun yasal süresi içerisindeileri sürmediği ancak katılma yolu ile ileri sürdüğü talepleri yönünden yapılacak olan incelemenin asılistinafa bağlı olduğunu hesaba katması gerekmektedir. Nitekim 6100 sayılı Kanun'un 348 inci maddesininikinci fıkrasında; asıl istinaf yoluna başvuran talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesitarafından reddedilirse, katılma yoluyla başvuranın talebinin de reddedileceği hükme bağlanmıştır.
21. Tüm bu açıklamaların ışığı altında somut olay değerlendirildiğinde; katılma yoluyla istinafbaşvurusunun değerlendirilebilmesi asıl başvurunun varlığına ve devamına bağlı olduğuna ve yargılamayapan Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin 21.01.2020 tarihli asıl istinaf başvurusunun esası incelendiğinegöre, buna karşı kadın eş vekilinin katılma yoluyla ileri sürmüş olduğu 14.02.2020 tarihli başvurusununhatalı gerekçe ile reddi usul ve yasaya uygun olmayıp incelenmelidir.
22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, 6100 sayılı Kanun'un taraflara bir kez istinafabaşvurma hakkı verdiğini, dolayısıyla bu yola bir kez başvuran tarafın tüm istinaf sebeplerini ileri sürmekzorunda olduğu, bu başvurusunda ileri sürmediği hususları sonradan katılma yoluyla istinaf dilekçesindeileri süremeyeceği, ayrıca hükmü bir kez istinaf eden tarafın itiraz etmediği hususlar yönünden karşı tarafyararına usuli müktesep hak oluşturacağı, dolayısıyla direnme karar gerekçesinin isbetli olduğu ve onamasıgerektiği, ne var ki tarafların sair itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu yönlere ilişkin incelemeyapılması amacıyla dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bugörüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
23. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmasıgerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararındagösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmasebebine göre davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İzmir Bölge Adliye Mahkemesi2. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
28.02.2024 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
"K A R Ş I O Y"
Sayın Çoğunluk ile aradaki uyuşmazlık İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı yasal süresi içerisindeistinaf kanun yoluna başvuran tarafın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348 inci maddesininbirinci fıkrası uyarınca daha önce istinaf sebebi olarak ileri sürmediği hususlar yönünden katılma yolu ileistinaf yoluna başvurma hakkı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 348 inci maddesinde düzenlenen katılma yolu ile istinafa başvuru usulü;istinafa başvuru dilekçesi kendisine tebliğ edilen tarafa, başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresinigeçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilme imkânı sunmaktadır. İstinafyoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir.
Kanun koyucu madde metninde katılma yolu ile başvuru için iki kıstas belirlemiştir. Bunlar başvuruhakkının bulunmaması ve başvuru süresinin geçirilmiş olmasıdır. Dolayısıyla en başta süresi içerisindeistinafa başvurmuş olan tarafa, bu defa da istinafa başvuru hakkı bulunmayanlara veya süreyi geçirenleretanınan katılma yolu ile istinafa başvurma hakkının verilmesi maddenin amacı ile bağdaşmamaktadır. Ziradaha önce istinafa başvuran taraf başvurduğu kararda hukuka aykırı bulduğu yönleri zaten tespit etmiş vebunların incelenmesini usul hukukunun kendisine vermiş olduğu süre içerisinde istinaf etmiştir. Bubakımdan onun hukuka aykırı görmediği ve bu nedenle istinaf talebinde bulunmadığı kısımlar açısındankarşı taraf yönünden usuli müktesep hak dahi oluşmuştur.
Kanun koyucunun istinafa başvuru hakkı bulunmayanlara veya süreyi geçirenlere katılma yolu ile istinafabaşvurma hakkı tanımasının diğer bir amacı ise Bölge Adliye Mahkemelerinde oluşacak iş yoğunluğununazaltılmasıdır. Şöyle ki kararın belli bir kısmını hukuka aykırı bulan taraf bu aykırılık kendince katlanılabilirbir derecede ise karşı tarafında istinafa başvurmama ihtimaline binaen istinafa başvurmadan kararınkesinleşmesini tercih edilebilir. Buna karşın diğer tarafın istinafa başvurması durumunda ise o da katılmayolu ile başvuru hakkını kullanabilecektir. Bu bağlamda katılma yolu ile istinafa başvuru hakkının varlığıtarafları disipline ederek her hâlükarda ve gerekmediği hâlde istinafa başvurma eğilimlerini azaltacak,Bölge Adliye Mahkemelerinin iş yükünün azaltılmasına katkı sağlayacaktır. İlk derece mahkemesininkararına razı olan, fakat diğer tarafın istinafa başvurma olasılığı sebebiyle aleyhine karar verilmesindençekinen taraf, katılma yoluyla istinafa başvuru imkânına güvenerek aceleci davranmayıp istinafabaşvurmayacaktır. Her iki taraf açısından da mevcut olan bu imkân, yargılamanın akıbeti konusundadoğabilecek belirsizliği ve güven eksikliğini gidermektedir. Karşı tarafın katılma yoluyla istinafa başvurmaihtimali, diğer tarafın istinaf sebeplerini ve gerekçesini göstermeden istinafa başvurma eğiliminiazaltmaktadır. Böylece istinafa başvuru sayısındaki gereksiz artışlar önlenebilmekte ve usul ekonomisisağlanmaktadır. Hâl böyle olmakla birlikte ilk derece mahkemesi kararını kendince hukuka aykırı bularakzaten belli yönlerden istinaf etmiş olan tarafa bu defada karşı tarafın başvurusu üzerine yeniden katılmayolu ile istinafa başvuru imkânı tanımak katılma yolu ile başvurunun disipline edici etkisini de azaltacaktır.
Ayrıca kanun koyucu madde metninde “bile” sözcüğü ile hakkın kullanımının engellenmemesini amaçlamışolup kapsamın genişletilmesini kastetmemiştir. Katılma yoluyla istinaf kurumunun tarafın başvurma hakkıbulunmadığı veya başvuru süresi geçtiği sebepleri ile engellenmemesini arzulamıştır.
Burada aleyhe yorum ile hakkın kısıtlanması, engellenmesi de söz konusu değildir. Zira istinafa başvuran taraf yaptığı başvuru ile hakkının kapsamını kendisi belirlemiş olup bu noktada herhangi bir kısıtlama sözkonusu olmadığı gibi asıl istinafa başvuran yönünden hiç verilmeyen bir haktan da söz edilemez.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 347 nci maddesinin birinci fıkrasında istinaf dilekçesinin kararı verenmahkemece karşı tarafa tebliğ olunacağı, 348 inci maddesinde ise istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilentarafın başvurma hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, vereceği cevap dilekçesi ileistinaf yoluna başvurabileceği, istinaf yoluna asıl başvuran tarafın da bu katılma yoluyla istinafa karşı ikihafta içinde cevap verebileceği, istinaf yoluna başvuran bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliyemahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebinin de reddedileceğidüzenlenmiş olup görüldüğü üzere Kanun burada istinaf yoluna (asıl) başvuran ve katılma yoluylabaşvuran olarak tarafları ikiye ayırmış ve asıl başvuran tarafın da katılma yoluyla istinafa karşı cevapverebileceğini düzenlemiş yeniden başvuru yapabileceğine yönelik düzenleme yapmamıştır.
Diğer yandan “katılma yoluyla istinafa başvuru” yolu asıl başvuruya bağımlı bir istinaf kanun yoluolduğundan, her ne kadar aktarıcı ve erteleyici özelliğe sahip olsa da, bağımsız bir karaktere sahip kanunyolu olduğundan söz edilemez. Çünkü asıl başvuran taraf başvurusundan feragat eder veya istemi esasagirilmeden önce reddedilirse, katılma yolu ile istinaf hüküm doğurmaz. İşte doğrudan kanun yolunabaşvuru hakkı bulunmayan veya yasal süresini geçiren tarafa; diğer tarafın kanun yoluna başvurmasıhâlinde, bu evrede kendi lehine de bir inceleme yapılmasını veya kendisinin daha da aleyhine bir durumundoğmasını önlemek amacıyla tanınan “katılma yoluyla istinafa başvuru” yolu, asıl istinaf başvurusuyapılmış olması şartına bağlı olduğundan, asıl istinafa bağımlı tali bir kanun yoludur. Dolayısıyla bir tarafınkatılma yoluyla istinafa başvuru hakkının, o tarafın asıl istinafa başvuru hakkından bağımsız olduğusonucunu doğurmaz.
Açıklanan nedenlerle; asıl istinaf başvurusu yapan tarafın katılma yoluyla ikinci defa istinaf başvurusuyapamayacağı kanaatinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.
"K A R Ş I O Y"
Taraflar arasında karşılıklı görülen boşanma davası neticesinde, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğinağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına kararverilmiş, velâyet anneye bırakılmış, çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına maddi-manevi tazminata hükmedilmiş, kadının yoksulluk nafakası talebi reddedilmiş, ... kararı nafaka vetazminatlar bakımından miktar itibariyle az olduğu, hakkaniyete uygun olmadığı yükseltilmesini talepettiğini ileri sürerek istinaf etmiş, ... da boşanma, nafakaya ilişkin bir itirazları olmadığını beyanla, kusuryönünden en azından eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği, kendisinin daha fazla kusurlu kabuledilerek davacı lehine tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek tazminatlar yönündenistinaf isteminde bulunmuştur.
Davacı ... vekili, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin tebliği üzerine süresinde cevap dilekçesi vermiş, kadınaatfedilen kusurun kabulünün mümkün olmadığını, buna dair görgüye dayalı tanık beyanı bulunmadığını,...’ya kusur atfederek karşı davanın kabulüne yönelik kısım ve aleyhlerine hükmedilen yargılama gideri vevekâlet ücreti yönünden katılma yoluyla istinaf talebinde bulunduklarını beyan etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, istinaf hakkını kullanan davacının bir de katılma yoluyla istinaf talebindebulunamayacağını, her iki tarafa kusur yükleyen kararın kesinleştiğini ileri sürmüştür.
Bölge Adliye Mahkemesince, HMK 348/1 inci maddesi uyarınca, davacının katılım yoluyla istinaf hakkıbulunmadığı, karara karşı istinaf hakkını kullandığı, kusura ilişkin istinaf yoluna başvurmadığından, kusurdeğerlendirmesinin onun yönünden kesinleştiği belirtilerek kadının katılma yoluyla istinaf başvurusununreddine karar verilmiştir.
Özel Dairece, HMK 348/1 inci maddesi gereğince, istinaf dilekçesi kendisine tebliğ olunan tarafın istinafsebepleri ile bağlı olmaksızın katılma yoluyla her iki davayı istinaf etme hakkı bulunduğu, katılma yoluylaistinaf dilekçesinin de incelenmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararını bozmuş, BölgeAdliye Mahkemesince direnme kararı verilmiştir.
HMK 348/1 inci maddesine göre “istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf, başvurma hakkı bulunmasaveya başvuru süresini geçirmiş olsa bile vereceği cevap dilekçesi ile istinaf yoluna başvurabilir. İstinafyoluna asıl başvuran taraf, buna karşı iki hafta içinde cevap verebilir”.
HMK’nın 348/2 nci maddesine göre “İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi BölgeAdliye Mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi dereddedilir”.
Katılma yoluyla istinaf, kendisi yönünden kesin mahiyette hüküm bulunan tarafın, istinaf edemeyeceğihükmü karşı tarafın istinafı üzerine süresinde vereceği cevap dilekçesinde istinaf edebilmesini sağlayan birkanun yoludur. Süreyi geçirip istinaf etmeyen tarafa da aynı şekilde katılma yoluyla istinaf hakkıtanınmıştır.
İstinaf yoluna başvurmuş olan taraf, istinaf dilekçesinde tüm istinaf sebeplerini ileri sürmelidir. Bir kezistinaf hakkını kullanan tarafın tekrar; istinaf yoluna başvurmadığı konularda katılma yoluyla istinaf yolunabaşvurması mümkün değildir.
Kanun taraflara bir kez istinaf hakkı vermiştir. İstinaf yolu kapalı olan veya istinafa süresinde başvurmayıpistinaf hakkını kullanmamış olanın katılma yoluyla istinaf hakkı vardır. HMK 348/1 inci madde taraflarakatılma yoluyla istinaf hakkı tanınmış olup, katılma yoluyla istinaf ikinci kez istinaf etme hakkına ilişkin birbaşvuru yolu değildir. Öyle olsaydı maddede, ilk istinaf eden tarafın da istinaf etmediği konularda diğertarafın katılma yoluyla istinafına karşı katılma yoluyla tekrar istinaf hakkı tanınırdı.
Katılma yoluyla istinaf, istinaf hakkı kapalı olan veya istinaf süresini geçirmiş olup istinaf hakkını kaybetmişolan tarafa tanınan bir hak olup, bu yolla diğer taraf yararına usuli kazanılmış hak doğması önlenmiştir.Katılma yoluyla istinaf etmekle ilk istinaf hakkını kullanmama veya süreyi geçirip kullanmama suretiylekarşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğması engellenmiştir. Oysa bir kez istinaf yoluna başvuran,hükmün bir bölümü için kendi ihtiyarıyla istinafa başvurmayınca bu bölüme ilişkin hüküm bakımından karşıtaraf yararına usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldırmayı amaçlamamıştır. İlk olarak istinaf yolunabaşvurmakla istinaf başvurma işlemi tamamlanmıştır.
Davaların yığılmasında, birleşen davalarda, karşı davada her bir dava bağımsız ve her biri için ayrı hükümkurulması gerekir ise de hepsi bir hüküm içinde yer almakta olup, istinaf eden taraf istediği hükmü istinafetmekte, istinaf etmediği kısmı ihtiyarıyla bırakmaktadır. İşte, istinaf etmek suretiyle istinaf hakkını bir kezkullanan taraf artık diğer kısımla ilgili istinaf talebinde bulunmamakla, bu kısma ilişkin karşı taraf lehinedoğan usuli kazınılmış hakkı, katılma yoluyla istinaf ederek ortadan kaldıramaz. Katılma yoluyla istinafhakkı, istinaf hakkını hiç kullanamayan veya süreyi geçirip hakkını kullanmayan tarafa tanınmış bir haktır.
Somut davada, davacı; asıl ve karşı dava bakımından kurulan hükmü sadece nafaka ve tazminat miktarlarıyönünden istinaf etmiş, her iki davada verilen boşanma hükmünü ve kusuru istinaf etmemiş, davalı-karşıdavacının kusura ilişkin ve tazminatlar yönünden istinafı üzerine, katılma yoluyla istinaf dilekçesi vererekkusuru olmadığı ve karşı boşanma hükmü yönünden istinaf etmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; katılma yoluyla istinaf talebinin reddi gerektiğinden, buna ilişkin direnmekararı yerinde olup, diğer temyizlerin incelenmesi bakımından dosyanın Daireye gönderilmesi görüşündeolduğumdan Sayın Çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyorum.
ES Hukuk Bürosu, Şişli Avukatlık Bürosu, Mecidiyeköy Avukatlık Bürosu, Şişli Hukuk Bürosu, Mecidiyeköy Hukuk Bürosu