İnternet sitemizde paylaşılan Yargıtay Kararları tamamen bilgilendirme amaçlı olup, kararların doğruluğu yargitay.gov.tr adresinden teyit edilmeden kullanılan kararlardan doğabilecek zararlar için ES Hukuk Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmemektedir.

BONODA BULUNAN YETKİ SÖZLEŞMESİNİN TACİR OLMAYAN GERÇEK KİŞİ AVALİSTİ DE BAĞLAYACAĞI

05.10.2018 3596

T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi


Esas No:2016/32448
Karar No:2018/4447
K. Tarihi:


İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ      : Elazığ 1. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ  :              19/04/2016

NUMARASI        : 2016/36-2016/232

 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

   Alacaklı tarafından iki adet bonoya dayalı olarak  kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, avalist borçlunun yetkiye ve imzaya itiraz ettiği, mahkemece, bonolarda Elazığ'a ilişkin olarak kararlaştırılan yetki anlaşmasının geçerli olmadığı, Elazığ'da takip yapılamayacağı gerekçesi ile yetki itirazının kabulü ile senedin tanzim yeri ve borçluların ikametgah adresi olan Gaziantep'in yetkili olduğuna  karar verildiği görülmektedir.

TTK'nun 702/1. maddesi gereğince, aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olur.

Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yetki sözleşmesini düzenleyen 17. maddesinde; "Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır" hükmüne yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilen yeniliklerden bir tanesi de, yetki sözleşmelerine ilişkin olup, yetki sözleşmesi düzenleyebilecek şahıslar, sadece tacirler veya kamu tüzel kişileri olarak belirlenmiştir. Madde metninde tacirden anlatılmak istenen, işin ticari nitelikte olması değil, tarafların kanunlarda tacir olarak tanımlanan kişiler olmasıdır. Sözleşmenin konusunun ticari iş olması, gerçek kişilere yetki sözleşmesi yapma imkanı vermemektedir.

Aksi kararlaştırılmadıkça, dava yalnız yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemede açılır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam etmesini isterlerse, bu durumun yetki sözleşmesinde ayrıca belirtilmesi gerekir.

Somut olayda, takip dayanağı bonoda, ihtilâf halinde Elazığ Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı, lehtar ve keşidecinin tacir sıfatını haiz oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda, HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesi  geçerlidir.Dairemiz; HMK'nun 17. maddesi gereğince tacirler arasında düzenlenen yetki sözleşmesinin, itiraz eden ve tacir sıfatını haiz olmayan avalistleri bağlamayacağı görüşündeyken, sonradan değişen içtihatlarına göre, kambiyo senetlerinin özelliği de gözetildiğinde, anılan yetki sözleşmesinin tacir olan lehtar ve keşidecinin yanı sıra, tacir olmayan gerçek kişi avalisti de bağlayacağını kabul etmiştir.

Bu durumda, yerel mahkemece avalist borçlu H. ’in yetki itirazının reddi ile dilekçesinde ileri sürdüğü diğer itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile yetki itirazının kabulü yönünde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ  : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


 

İletişim

ES HUKUK BÜROSU
ÖDEME YAPMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Sosyal Medya

E-Bülten


BBC Röportajı

Son Eklenen Makaleler